- MediTrend
- Prof. Dr. Hakan Erdem
- Hastalığı Geçiren Bir Romatoloji Uzmanı Gözüyle COVID-19 Hastalığı
Hastalığı Geçiren Bir Romatoloji Uzmanı Gözüyle COVID-19 Hastalığı

Mart 2020’de Türkiye de ilk Covid vakası saptandıktan sonra, gerekli önlemleri alarak poliklinik çalışmalarıma devam ettim. Maske, eldiven, gözlük kullanarak hastalara bakıyordum. Haziran'da normalleşmeye geçilmesi birlikte gerekli önlemlerimi arttırarak hasta bakmaya devam ettim. ANA pozitifliği ve lökopeni olması nedeniyle hidroksiklorokinin proflaktik etkisi olabileceğini düşündüğüm için günlük veya iki günde bir hidroksiklorokinin almaya başladım. Zaman, zaman 1-2 gün süren kas ağrıları, göğüs ağrıları ve nefes darlığım oluyordu. Başlangıçta hasta olduğumu düşünerek panik yaparken sonradan bunu anksiyetik bir durum olduğunu düşünmeye başladım. Hatta antikor testi yatırdım, negatif çıkınca rahatladım. Temmuz sonunda bir hastanenin acil servisinden Covid testi negatif olan kas ve eklem ağrıları yakınması olan bir hasta romatoloji uzmanının görmesi önerisi ile polikliniğimize geldi. Hastanın genel durumu iyi, yaygın kas ve eklemleri olmasına rağmen eklem bulguları normal olarak değerlendirildi. Hasta dosyasına baktığımda akut fazının yüksek ve Toraks BT’sinde buzlu cam ve konsolide alanları görmem üzerine hastayı derhal acile gönderdim. Hemen odamı havalandırıp, temizlettim ve maskemi değiştirdim.
Hastayı muayene ettikten 3 gün sonra izne çıktım. İzine giderken toplu taşıma kullanmayıp, özel arabamla gittim. Aydın’a ulaştıktan sonra ailemle görüştüm. Annem ve babamı ziyaret ettim. Ancak sosyal mesafeye dikkat ederek ve bazı durumlarda maske kullandım. İznimin 3. gününde halsizlik ve yaygın kas ve eklem ağrısı başladı. Bu süreçte sık sık bu yakınmalarım olduğu için başta dikkate almadım. 8 saat araba kullandığım için klima ve yorgunluk ile açıklamaya çalıştım. Daha sonra baş, ağrısı, iştahsızlık yakınmalarım eklendi. Ancak ateşim yoktu. Parasetamol kullandığımda rahatlıyor, etkisi geçtiğinde halsizlik ve yorgunluğum tekrarlıyordu. Yakınmalarımın 4. gününde eşimde halsizlik ve yorgunluk başlaması, koku ve tat alma duygusunda kayıp olması nedeniyle Covid-19 hastalığı şüphem arttı.
Ailem ve kendimi izole ederek durumu takip etmeye başladım. Beşinci gün öksürük başlaması üzerine akciğer tutulumu olabileceğimi düşünmeye başladım. Bunun üzerine eşim, oğlumla beraber Aydın Devlet Hastanesi’nin aciline başvurdum. Ateşim olmadığı ve genel durumum iyi olduğu için doktor olduğumu söyleyerek test yaptırdım. Test yaptırdıktan 5-6 saat sonra telefonla aranarak eşimin ve benim testimin pozitif olduğu, oğlumun testinin negatif olduğu söylendi. Ambulansla hastaneye götürüleceğimiz ifade edildi. 1 saat sonra ambulansla hastaneye götürüldük. Hastaneye giderken hastalığı ve komplikasyonlarını bildiğim için acaba tekrar eve dönüp dönmeyeceğimi düşünerek biraz da korku ve karamsarlık içindeydim. Hastanede kanlarımız alınıp, Toraks BT çektirildi. Eşim ve benim Covid testi pozitif hastaların yattığı kliniğe yatırdılar. Test ve tomografi sonucu korku ve heyecanla beklemeye başladık. Test sonuçlarında CRP de hafif yükseklik ve lenfopeni dışında bir özellik olmamasına rağmen tomografide bilateral periferal buzlu cam alanları ve konsolidasyon alanlarının çıkması ile bizim için zorlu süreç başladı. Belirgin akciğer tutulumum olmasına rağmen klinik olarak halsizlik, yorgunluk ve öksürük dışında yakınmam yoktu. Tedavi olarak Favipiravir 200 mg, Gemifloksasin 320 mg, hidroksiklorokin 200 mg, enoksaparin 6000, parasetamol tedavisi başlandı. Hastaneye yattıktan bir gün sonra öksürükle birlikte ekspiryumda zorlanma ve ağrı başladı. İlaçları başladığımızın ikici gününde ciddi baş dönmesi yakınması başladı. Yataktan kalkamadığımın için beslenme ve miksiyon sorunları yaşadım. KBB uzmanı muayenesinde pozisyonel vertigo tanısı koyup, manevra yapması ile yakınmaların azaldı. Nörolojinin önerisi ile beyin MRG çekildi. Beyin MRG’de patoloji saptanmadı. 2 gün şiddetli olan baş dönmesi azalmakla birlikte devam etti. Baş dönmesi yakınmamım hastalığa bağlı mı, yoksa ilk gün sabah ve akşam sekiz adet Favipiravir tedavisi almamamı bağlı tam ayırt edemedim. Bugünlerde 1 ay geçmesine rağmen halen nadirde olsa baş dönmemim devam etmesi nedeniyle hastalığa bağlı olduğunu düşünmekteyim. Hastalıkla ilgi akciğer bulgularım nasıl gideceğini düşünürken, bir de vertigonun ortaya çıkması moralimi daha da bozdu. Bütün gün odada akciğer bulgularım artacak mı? Sitokin fırtınası gelişecek mi? düşünmekten kendimi alamıyordum. Hemşireler oksijen saturasyonu ve vital bulgularım ölçtüklerinde sonucu dikkatle ve korku ile takip ediyordum. Bir doktor olarak oldukça zorlu bir süreç devam ediyordu. Gerek solunumdaki sıkıntı, gerekse yeme içme ve zorunlu ihtiyaçlarımı gidermede zorlandığım bu dönmede aynı odada yattığım sevgili eşimin kendi hastalığını unutup, bana yardım etmek için olağanüstü gayret göstermesi ve moral vermesi zorlu süreci atlatmakta en önemli dayanağım oluyordu. Ayrıca akraba, arkadaşlarımın telefon ve mesajları ile moralimi sağlam tutmaya çalışıyordum. Öksürük ve nefes almamda zorlanma devam etti. Ancak nefes darlığım ve oksijen saturasyonumda progresif bir bozulma olmadı. Hastaneye yatışımın beşinci gününde alınacak kan tetkiklerinin sonucunun hastalığın nasıl seyredeceği göstereceği için merakla bir sabırsızlıkla bekledim. Kan tetkiklerinde gerek akut faz değerlerinin normal çıkması, lenfopeninin düzelmesi ile biraz rahatladım. Enfeksiyon hastalıkları uzmanı yarın taburcu olacağımı söylediğinde büyük bir mutluluk hissettim. Ancak hala hastalığın seyrinin net olmaması nedeniyle ve akciğer tutulumu olması nedeniyle içimde korkunun devam etmesi ile birlikte eve çıktım.
Bu arada oğlumun testinin negatif olmasına rağmen, ben de akciğer tutulumu olduğu için oğluma toraks BT çekildi. Sağ akciğer bazalde konsolidasyon saptandı. Bunun üzerine üç kez daha test yapıldı. Dördüncü testte pozitif çıktı. Bu durumun hastalara tanı koyup, takip ederken göz önüne alınması gerektiğini düşünüyorum.
Evde tedavi sonrası 15 gün karantina süreci başladı. Bu dönemde halsizlik ve yorgunluğumun yanı sıra nefes darlığımda artma olmamakla birlikte öksürük ve nefes alırken solunum sistemimde yanma ve acı hissi devam etti. Hastaneden taburcu olduktan 10 gün sonra kendimi iyi hissetmeye başladım. Solunum ve öksürük bulgularım geriledi. Daha sonra her geçen gün daha iyi hissetmeye başladım. Ancak hala hastalığı yakın ve uzak komplikasyonlarının olabileceği düşünerek kaygı duyuyordum.
Bu arada hastalığın bulaşma gücü hakkında da bilgi vermek istiyorum. Hastalık ailem dışında sadece 1-2 kez aynı masada yemek yediğim bacanak, baldızlarıma bulaştı. Aynı zamanda bacanağım bayram ziyaretine gittiği 70 yaş üzerinde birçok comorbid durumu olan annesine bulaştı. 17 yaşında baldızımın kızının yakınması olmadı ve testi negatif çıktı. On üç yaşındaki kızım ve baldızımın 14 yaşındaki kızında 1-2 gün süren boğaz ağrısı dışında yakınması olmadı. Onlara test yapılmadı. Süreci sorunsuz atlattılar. Baldızım, eşim, diyabet ve koroner arter hastası olan bacanağım ve herhangi bir comorbid hastalığı olamayan diğer bacanağım tedavi ile ve evde kalarak süreci kolaylıkla atlattılar. 70 yaş üzerinde comorbid birçok hastalığı olan bacanağın annesi 3-4 gün hastanede yatırılarak tedavi edildikten sonra evde süreci sorunsuz atlattı. Aynı arabada seyahat ettiğim ve kurallara kısmen dikkat ettiğim annem ve babam yakınmalarım başlamadan 1 gün önce görüştüğüm için mi yoksa kısmen kurallara dikkat ettiğim için mi testleri negatif çıktı ve herhangi bir sorun yaşamadılar. Hastalığı bulaşması ile ilgi süreç birçok bilinmeyen durumu içermekte olduğunu düşünmekteyim. Çok çabuk bulaşabildiği gibi bazı kişilere bulaşmayabiliyor. Bu kadar dikkat ederken, bana nasıl bulaştı diye düşünürken zaman zaman odada hasta yokken çay içmek için maske çıkardığım aklıma geldi. Bu durumunun bulaş yolu açısından riskli olduğunu düşünüyorum.
Biz doktorlar ve sağlık çalışanları olarak, her gün yeni bir meslektaşımızın hastalandığını veya hayatını kaybettiğini duymaktayız. Dünya için zorlu bir süreç olmakla birlikte, bizim içinde oldukça zorlu bir süreç devam etmekte. Hem kendimize bulaşacağı korkusunun yanı sıra bizim aracılığımızla yakınlarımıza bulaştırabileceğimizin korkusu ve bulaştığında hissedeceğimiz vicdan azabı önemli bir sorun olarak karşımızda duruyor. Hastalandığımda, hastalığın seyrinden ve yapabileceklerinden korkmamın yanı sıra ailem ve akrabalarıma bulaştırmanın vicdan azabı beni çok etkiledi. Onun için bizim bu süreçte bu konu da daha dikkatli olmamız gerekiyor. Bunun yanında hastalığa yakalandığında ne olacağını bilememe, daha kötü durumların olabileceğinin korkusunun yanı sıra yalnızlık, yakınlarıma ulaşamama ve izole edilmenin verdiği sıkıntılar ciddi bir sorun olarak karşımıza çıkmakta. Bu süreçte empati kurarak hastalara moral vererek, yanında olduğumuzu hissettirmek önemli olduğunu düşünüyorum. Bu konuda kısa bir anı ile yazıyı tamamlamak istiyorum. Covid-19 tanısı ile hastaneye yattığımızda o panikle yanımıza su almayı unutmuşuz. Odaya yattıktan bir süre sonra susadığımızı hissettik. İzole odada olduğumuz ve biraz da panik içinde olduğumuz sırada kapıda genç bir hizmetli belirdi. Bize su getirdiğini söyleyerek, 2-3 şişe su bıraktı. Sonradan öğrendim ki hizmetli durumumuzu görüp, gecenin o saatinde kantinden suyu alıp bize getirmiş. Bu jest bizi mutlu ederken güven duygumuzu da attırdığını söyleyebilirim. Bu vesile ile bu zor süreçte zor koşullar altında hizmet veren fedakar sağlık çalışanlarına şükranlarımı sunuyorum. Bu yazıyı Covid-19 geçiren bir romatoloji uzmanının gözünden süreci değerlendirmek için kaleme aldım.