- MediTrend
- Prof. Dr. Nuri Karadurmuş
- İmmunoterapi Hastalarında Tedavi Cevabının Değerlendirilmesi
İmmunoterapi Hastalarında Tedavi Cevabının Değerlendirilmesi

İmmunoterapinin başta malign melanom olmak üzere akciğer, böbrek, mesane kanseri ve Hodgkin lenfomada genel sağkalımı uzatan çalışma sonuçları ile tedavi planlarımızda ön sırada yer alması, bu hastalarda tümör cevabını nasıl ölçmeliyiz sorusunu da beraberinde getirdi.
Onkolojide genel beklenti tümör yükünde azalmanın hem genel sağkalım ile hem de daha iyi bir yaşam kalitesi ile doğru orantılı olduğu şeklindedir. İlk defa 1981 yılında kullanılan WHO cevap kriterlerinde, hedef tümördeki bi-dimensiyonel çap ölçümü temel alınırken, 2000 yılında güncellenen RECIST kriterlerinde hedef tümör lezyondaki total boyut artışı, başlangıçta hedef olmayan tümör çaplarındaki aşikar artış veya yeni bir lezyonun ortaya çıkması esas alındı. Ancak 2011 yılından itibaren klinik pratiğimizde yer almaya başlayan immunoterapi ile ne WHO ne de RECIST kriterleri tedavi ile tümör cevabı arasındaki etkinliği göstermede yeterli gözükmedi.
2009 yılında immun related response criteria (irRC) ve 2013 yılında immun related RECIST kriterlerinin temel amacı, immunoterapi çağında tedavi edilen hastalarda en objektif tümör cevabını ortaya koymaktı ve kriterler arasında her biri enaz 5x5 mm olan yeni lezyon varlığı, totalde maksimum 10 viseral lezyon veya bir organda 5 yeni lezyon varlığı bulunmaktaydı. Takiben 2017 yılında immun RECIST, iRECIST ve 2018 yılında da immun modified RECIST güncellemeleri yayınlandı. Bu kriterlerdeki temel amaç RECIST 1.1 ile uyumlu bir şekilde immunoterapi alan hastalarda cevabı FDG-PET tomografi, MRG veya sadece bilgisayarlı tomografi teknikleriyle net bir şekilde ortaya koyabilmekti.
İmmun kaynaklı RECIST özellikle iRECIST kriterlerinde, iCR(tam cevap), iPR(parsiyel cevap), iSD (stabil hastalık) gibi klasik RECIST kriterlerindeki cevap durumu haricinde atipik cevapların iyi tanımlanabilmesi için hedef ve hedef olmayan lezyonlarda ‘confirmed (iCPD) ve unconfirmed progressive disease(iUPD)’ terminolojileri kullanılmaktadır.
Hedef lezyonlar için, iCPD’ye ulaşılamadığı sürece, iUPD’nin kanıtlanmasından sonra ICR, IPR ve ISD kullanılabilir. Yeni lezyonların ortaya çıkması iUPD ile sonuçlanır ancak bu ilerlemenin iUPD’den 4-8 hafta sonrasında ilk kez tanımlandığı lezyon kategorisinde (hedef lezyon veya hedef olmayan lezyon) ya daha büyük boyutta lezyonlar ile (veya yeni lezyon sayısında artış ile) ya da daha önce RECIST 1.1 ilerleme kriterlerini karşılamayan lezyon kategorilerinde ilerleme olduğunun teyit edilmesi gereklidir. Görüldüğü gibi immunoterapinin tümör cevabını değerlendirmek şuan için T hücre fizyolojisi kadar karışık gözükse de tedaviye başarı ile devam edebilmek veya başarısızlık durumunda tam zamanında tedaviyi kesip yeni bir ajana geçmek için son derece önemlidir
- Güncel Kanser Taramaları 13 Temmuz 2021
- Metastatik Kolorektal Kanserlerde RAS, BRAF Mutasyonlarını Saptamada Likit Biyopsinin Yeri 25 Haziran 2021
- Akciğer Kanserinde Taramanın Önemi 14 Haziran 2021
- Kanser Hastalarında Aşılama 12 Mart 2021

Prof. Dr. Nuri Karadurmuş
YAZAR HAKKINDA
- Seymour L, Bogaerts J, Perrone A, et al. Lancet Oncology 2017 Mar; 18(3): e143-e152.
- Borcoman E, Nandikolla A, Long G et al. ASCO Educational Book, Volume 38, 2018.