Medikaynak Search
Üye Ol Üye Giriş
Medikaynak Menü

Yeni sonuçlanan çok merkezli ve birkaç yılı kapsayan bir gözlemsel çalışmada akut böbrek hasarı olan ölü donörlerin böbreklerinin nakillerde kullanımının güvenli olduğunu ortaya koydu. Uzmanlar bu bulguların nakil için kullanılabilecek çok daha fazla organa erişim imkanı sağlayabileceğini düşünüyorlar.

Ölü donörlerden gelen böbrek teklifini kabul etme kararının genellikle karmaşık olduğunu belirten araştırmacılar bu kararın birden fazla donöre, böbrek ve alıcı faktörüne ve ayrıca birçok lojistik kaygıya bağlı olabileceğini belirttiler. Çalışmadaki bulgular, akut böbrek hasarlı donörlerden gelen böbreklerin kullanılmasının şu anki uygulamanın bir parçası olmadığını gösterdi. Araştırmacılar, bu durumun bu tür nakillerin birinci yılı sonrası sonuçları nedeniyle olumsuz olarak etkilenmesiyle oluştuğunu öne sürdüler. Bu yüzden de akut böbrek hasarının en ağır hallerine sahip donörlerden gelen böbrek nakillerinde alıcılardaki sonuçları daha iyi tespit etmek için ilave araştırma yapılması gerektiği düşüncesi ile çalışmayı başlattılar.

Yapılan çalışmaya 1679 olası donör dahil edildi ve bu donörlerin 1298’i (2430 tek böbrek nakli alıcısı) sonuç analizlerine dahil edildi. Analizdeki dışlama nedenlerine böbrek nakli, eksik laboratuvar değerleri veya 16 yaşından küçük donör yaşı dahil değildi. Genel olarak, 585 (%24) böbrek, hiçbiri diyaliz gerektirmeyen akut böbrek hasarlı (n = 322) donörlerdendi. Akut böbrek hasarlı donörlerin siyah tenli olma ve altta yatan hipertansiyona sahip olma olasılıkları daha yüksekti ve akut böbrek hasarı bulunmayanlara kıyasla daha yüksek ortalama böbrek donör profili indeksine (KDPI) sahiplerdi. Akut böbrek hasarlı donörlerden böbrek alanların yaşları daha büyüktü. Araştırmacılar, akut böbrek hasarından etkilenen donörlerden gelen böbreklerin daha uzun ortalama soğuk iskemi süresine sahip olduklarını, makine perfüzyonuna maruz kalma ihtimallerinin daha yüksek olduğunu ve biraz daha fazla insan lökosit antijen uyuşmazlığına sahip olduklarını belirttiler.

Azalmış Allogreft Sağkalımı ile İlişkili Değil

Çalışmaya dahil edilen kohort toplam 9479 hasta-yıl ve medyan takip süresi 4.0 yıl (çeyrekler arası aralık, 3.0-5.0 yıl) takip edildi. Çalışmada 402 ölüm ve 313 ölüm sansürlü greft başarısızlığı dahil olmak üzere toplam 623 (%26) tüm nedenli greft başarısızlığı meydana geldi. Tüm nedenlere bağlı greft yetmezliği; akut böbrek hasarı olmayan donörlerden gelen böbrekleri alan 475 (%26) böbrek alıcısı ve akut böbrek hasarı olan donörlerden gelen böbrekleri alan 475 (%25) böbrek alıcısında önemli ölçüde farklılık göstermedi (P=0,94). Araştırmacılar, bağışçının akut böbrek hasarı aşamasına göre kümülatif insidans eğrileri, birinci yılda akut böbrek hasarı evresi olan donörlerdeki böbreklerde, güven aralıkları sadece 85 böbrekte daha geniş olmasına rağmen, greft yetmezliği riskinde artış olduğunu tespit ettiler.

Araştırmada ilk yıl içindeki tüm nedenlere bağlı greft yetmezliğinin, donör akut böbrek hasarı evreleri arasında anlamlı farklılık göstermediği görüldü. Araştırmacılar sonuçlarını KDPI, soğuk iskemi süresi, kardiyak ölüm sonrası bağış, genişletilmiş kriterler, böbrek makinesi perfüzyonu, donör alıcı cinsiyet kombinasyonları, gecikmiş greft fonksiyonu ve pre-emptif transplant durumu gibi faktörlere göre ayarlandı.

Araştırmacılar ABD’de yaptıkları, ölü bir donör böbrek nakli kohortunu baz alan bu çok merkezli çalışmada, akut böbrek hasarlı donör böbreklerini kullanma konusundaki mevcut uygulamanın azalmış allogreft sağkalımı ile ilişkili olmadığını gösterdiler ve çalışmalarının sınırlı donör kaynağının daha iyi kullanılması için nakil bekleyen hastalar için yeni fırsatlar oluşturduğunun altını çizdiler.

Medikaynak Referanslar

Isaac E. Hall et al. Deceased-donor acute kidney injury is not associated with kidney allograft failure Kidney International (2019) 95, 199–209

+ Tüm Referansları Göster
  1. Benzer İçerikler