
COVID-19'a karşı aşılanan milyonlarca insan üzerinde yapılan bir araştırma, enfeksiyondan sonra hastaneye yatış ve ölüm riski en yüksek olan kişleri belirlemiştir.
En savunmasız olanlar kemoterapi, yeni bir kemik iliği veya tek parça organ nakli veya HIV/AIDS nedeniyle bağışıklığı baskılanmış kişilerdir. Ayrıca nörolojik rahatsızlıkları (demans ve Parkinson hastalığı gibi), huzurevinde kalanlar ve kronik rahatsızlıkları (Down sendromu dahil) olan kişiler de risk altındadır.
Rapor için İngiliz araştırmacılar, genel uygulama, ulusal COVID-19 aşılama ve testi, ölüm kaydı ve Birleşik Krallık'taki hastane verilerinden elde edilen veri kümelerini kullanarak QCovid adlı bir aracı güncellemişlerdir. Toplamda, 5 milyondan fazlası her iki aşı dozunu da almış olan yaklaşık 7 milyon aşılanmış yetişkinden oluşan bir örnek dahil edilmiştir.
Rapor, BMJ dergisinde 17 Eylül'de yayınlanmıştır.
Araştırmacı ve Edinburg Üniversitesi'nde birinci basamak araştırma ve geliştirme profesörü Aziz Sheikh'e göre "Birleşik Krallık'ta iki doz aşı uygulanan 5 milyondan fazla insan üzerinde yapılan bu muazzam ulusal çalışma, küçük bir azınlığın COVID-19 nedeniyle hastaneye yatma ve ölüm riski altında olduğunu bulmuştur.Risk hesaplayıcımız aşılamadan sonra en fazla risk altında kalanları belirlemeye yardımcı oluyor."
Araştırmacılar, aşılanan grupta 2.000'den fazla COVID-19 ölümü ve yaklaşık 2.000 COVID-19 ile ilgili hastaneye yatış olduğunu bulmuştur. Ölümlerin 81'inin ve hastaneye yatışların 71’inin, önemli bağışıklığın beklendiği ikinci aşı dozundan 14 veya daha fazla gün geçtikten sonra meydana geldiği gözlemlenmiştir.
Araştırmacılar ayrıca yaş, cinsiyet, etnik köken ve COVID-19 enfeksiyon oranı gibi faktörleri de dikkate almışlardır.
İkinci doz aşı alanlar arasında nispeten az sayıda COVID-19 ile ilgili hastaneye yatış veya ölüm meydana gelmiştir. Bu, çalışmanın, birinci dozla karşılaştırıldığında, ikinci bir aşı dozundan sonra risk altındaki grupların daha fazla veya daha az savunmasız olup olmadığını belirleme istatistiksel gücünden yoksun olduğu anlamına gelmektedir.
Oxford Üniversitesi'nde klinik epidemiyoloji ve genel uygulama profesörü olan ortak yazar Julia Hippisley-Cox'a göre, "Bireysel risk her zaman bireysel seçimlere ve hastalığın mevcut prevalansına bağlı olacaktır, ancak bu yeni araç, ortak karar vermeye ve daha kişiselleştirilmiş risk değerlendirmesine yardımcı olacaktır."
University of Oxford, news release, Sept. 17, 2021
+ Tüm Referansları Göster