
SARS-CoV-2'nin neden olduğu enfeksiyon, çeşitli ilişkili sekeller ile yüksek bir iletim hızına sahiptir. Belgelenen ilk Koronavirüs hastalığı vakaları 2019 (COVID-19) Aralık 2019'da Çin'in Wuhan kentinde ortaya çıktı. Dünya Sağlık Örgütü 11 Mart 2020'de COVID-19 salgınını küresel bir salgın ilan etti. Şiddetli Akut Solunum Sendromu Koronavirüs 2 (SARS-CoV-2) uluslararası bir sağlık sorunu haline gelmiştir. 1 Haziran 2022 tarihi itibariyle dünya genelinde 540.470.607 SARS-CoV-2 enfeksiyonu vakası bildirilmiştir ve toplam 6.333.332 ölüm ve 515.598.736 iyileşme kaydedilmiştir.
SARS-CoV-2, pozitif iplikli RNA genomuna ve dört yapısal proteine sahip zarflı bir virüstür: başak (S), zarf (E), zar (M) ve nükleokapsid (N). 2019'teki ilk görünümünden bu yana, SARS-CoV-2 varyantları ortaya çıkmaya devam etti. En yaygın varyantlar arasında, Omikron varyantı, 2019'dan bu yana en büyük COVID vakası artışından sorumlu olsa da önemli ölçüde daha az morbidite ve mortaliteye neden olmuştur. SARS-CoV-2 varyantları tercihen hava yolu mukozasını enfekte eder. Bu nedenle, ateş, öksürük ve nefes darlığı gibi solunum semptomları enfeksiyonun en sık görülen belirtileri arasındadır. Bununla birlikte, birçok faktör hastalığın prognozunu ve şiddetini etkiler.
Bu kapsamlı literatür taraması, COVID-19 pandemisi ile ilişkili dermatolojik bulguların ilk geniş spektrumlu COVID-19 incelemesidir: Bulgular, bilimsel literatür ve verilerin ayrıntılı bir doruk noktasını yansıtmaktadır. Pandemi ile ilişkili kutanöz bulguların etiyolojileri, risk faktörleri, önlenmesi ve yönetimi üzerinde durularak yapılan bu gözden geçirme, klinisyenler ve araştırmacılar için pratik bir çerçeve sağlamak üzere tasarlanmıştır. Burada COVID-19 pandemisi ile ilişkili dermatolojik bulgulara ilişkin, bu literatür taraması, bugüne dek COVID-19 pandemisi ile ilgili bir dizi dermatolojik bulguyu analiz eden ilk geniş spektrumlu incelemedir. Kutanöz bulgular için anahtar terimler kullanılarak 2199 makale ayrıntılı bir literatür araştırmasına dahil edilmiştir.
COVID-19 pandemisi önemli bir dizi dermatolojik sekeli tetikledi. Lezyonların etiyolojileri araştırılmaya devam etmektedir. Önerilen mekanizmalar arasında başak proteinine inflamatuar yanıt, D vitamini eksikliği, ACE2 reseptör aktivasyonu, androjen seviyeleri ve artan psikolojik stres sayılabilir. Belirgin bir mekanizma, keratinositlerdeki anjiyotensin dönüştürücü enzim-2 reseptörlerine ikincil bir immünolojik yanıtla bağlanarak dermise viral başak protein istilasını tanımlar. Dermatologlar, COVID ile ilişkili lezyonların doğru tanı ve tedavisinde ayrılmaz bir rol oynamaktadır. Erken tedavi rejimlerinin ve zamanında profilaksinin enfeksiyonla ilişkili dermatolojik sekelleri güvenli bir şekilde azalttığı gösterilmiştir. Ek araştırmalar ve veri toplama, hastalık yükünü azaltabilir ve genel prognozu iyileştirebilir.