Üye Girişi

Sağlık profesyonellerine özel hazırlanmış içeriklere erişebilmek için giriş yapmanız gerekmektedir. Henüz üye değilseniz lütfen üye ol seçeneğine tıklayın.

Giriş Yap Üye Ol
Şifremi Unuttum
Medikaynak Search
Üye Ol Üye Giriş
Medikaynak Menü

Ulusal Kanser Enstitüsü'nün 2013’te bu fikri önermesinden bu yana, düşük riskli lezyonları "kanser" kelimesini kulanmaktan kaçınacak şekilde tarif etme tartışması bir süredir devam ediyor. Şimdilerde bir araştırma, bu düşük riskli lezyonlara verilen adın, hastaların klinik durumlarını görme biçimini önemli ölçüde etkilediğini öne sürüyor ve yazarlar, "kanser" kelimesini kullanmanın aşırı tedaviye yol açtığını iddia ediyorlar.

Çalışma, tiroid bezinde düşük riskli bir lezyonun hipotetik bulgusuna verdiği tepkiyle ilgili sorgulanan 1000 sağlıklı bireyin araştırmasına dayandırıldı. Bu araştırmanın sonuçları katılımcıların, lezyonun bir nodül veya tümör olarak adlandırılmasına kıyasla, kanser olarak adlandırıldığında prognozu kötüleştiren invaziv bir tedavi seçme ihtimallerinin neredeyse üç kat daha fazla olduğunu gösterdi. Çalışma 21 Mart'ta JAMA Onkoloji'de çevrimiçi yayınlandı.

Kadın Üniversite Hastanesi Cerrahi Bölümü ve Sağlık Politikası Enstitüsü'nden Dr. David R. Urbach "Kanser etiketi, düşük riskli malign neoplazmalı hastaların yapacağı tercihleri derinden etkilemektedir ve aşırı tedavi uygulaması yapılmasına yol açan paradoksal bir karar vermeye neden olabilmektedir." şeklinde açıkladı.

Bununla birlikte, Kanser Tedavisi Değerlendirme Programı, Ulusal Kanser Enstitüsü'nden Dr. Elise C. Kohn ve Dr. Shakun Malik, kanser sözcüğü kullanmama fikriyle ilgili birkaç noktaya değindiler

Kohn ve Malik, iyi huylu bir tanımlayıcının uygulanmasının, "kanser" gibi daha endişe verici olsa da daha doğru bir terimin kullanılması kadar tedavi önyargısı yaratabileceğini savunuyorlar. Çalışmaların dikkatli bir şekilde tasarlanması konusunda çağrıda bulunan Kohn ve Malik, sonuçların ve atıfların netliğine ve derinliğine dikkat edilmesi gerektiğini söylüyorlar.

Hastalara düşük riskli lezyonların teşhisini açıklarken, klinik riskleri ve önerileri iletmek ve bilinçli karar vermelerine izin vermek, halihazırda meşgul olan klinisyenler için her zaman kolay bir iş olmayabilir. Ancak, hasta bakımının açık iletişim gerektiren ortak karar verme pratiği olduğunu unutmamak gerektiği de vurgulanmaktadır.

Çalışmanın detayları;

Araştırmacılar makalelerinde asılsız korkunun hastanın tercihlerini yönlendirebileceği en iyi örnek olarak tiroid kanserini verdiler.

Amerika Birleşik Devletleri'nde hastalığın görülme sıklığının diğer malign neoplazmlarda olduğundan daha hızlı artmasına rağmen, bu artışın neredeyse tamamen düşük riskli lezyonlardan kaynaklandığına dikkat çekiliyor.

18 ila 78 yaşları arasındaki ABD vatandaşılarından oluşan bir örneklem grubunda yürütülen bu çalışma, bir tiroid neoplazisine verilen etiketin hastanın karar vermesini etkileyip etkilemeyeceğini belirlemek için yapıldı.

Katılımcılara düşük riskli tiroid malign neoplazmaları içeren varsayımsal olasılıklar sunuldu:

  • Hastalık etiketi: Kanser, tümör, nodül
  • Sunulan tedavi: Aktif gözetim, cerrahi
  • İlerleme veya nüks riski: %0, %1, %2, %5

Tüm varsayımsal olasılıklarda, bireylere hayatta kalma ihtimallerinin %99'dan fazla olduğu söylendi.

Test için katılımcılara bir çift olasılık sunuldu ve hangisini tercih ettiklerini belirtmeleri istendi. İşlem sekiz tur boyunca tekrar edildi. Her turda, olasılıkların nitelikleri ve seviyeleri ile kombinasyonları değiştirildi.

Bireylerin sadece %7.3'ünde herhangi bir kanser veya tiroid ameliyatı öyküsü vardı.

Araştırmacılar, şaşırtıcı olmayan bir şekilde, çoğu kişinin ilerleme veya nüks için %0 riski tercih ettiğini tespit ettiler. En çok kaçınılan özellik de, ilerleme veya nüks için %5 riskti.

Genel itibariyle aktif izleme yerine ameliyat tercih edilirken "nodül" ve "tümör" etiketleri de "kanser" yerine tercih edildi.

50 yaş ve üstü katılımcıların 18-30 yaş grubuna göre "nodül kelimesini "kanser kelimesine daha fazla tercih ettikleri ve ameliyat seçeneğinden kaçındıkları gözlemlendi.

Hastalık "kanser" yerine "nodül" olarak etiketlendiyse cerrahi daha kabul edilebilir hale gelirken; aktif izleme tercihi, "kanser" yerine "tümör" seçeneği için daha yüksekti.

Araştırmacılar, daha kötü bir prognoza yol açacak radikal girişimsel bir tedavi seçme ihtimali yüksek kişilerden oluşan 516 katılımcılı bir grubu incelediler.

Paradoksal olarak adlandırılan bu seçim, hastalık "kanser" olarak etiketlendiğinde, bireylerin %27.3'ü tarafından yapılırken, etiket "nodül" veya "tümör" olduğunda, sadece %9.4’ü tarafından yapıldı (risk oranı: 2,9).

Bu paradoksal karar verme mekanizması, hastalık kanser olarak nitelendirildiğinde gidişatı kötüleştirecek bile olsa hastalığın ortadan kaldırılması için güçlü bir içgüdü olduğunu gösterdi. Bu çalışmada esas dikkat çekilen şey ise; kanser genel etiketini kullanırken daha dikkatli ve açıklayıcı bir yol izlemenin hastalarla birlikte uygulanacak tedavi seçeneğine karar vermede hasta yararına sonuçlar ortaya koyabileceğidir.

Medikaynak Referanslar

The Role of Disease Label in Patient Perceptions and Treatment Decisions in the Setting of Low-Risk Malignant Neoplasms ; Peter R. Dixon, MD1,2; George Tomlinson, PhD2; Jesse David Pasternak, MD, MPH3; et al

+ Tüm Referansları Göster
  1. Benzer İçerikler