
Rinit, ülkelere ve tanımlara göre popülasyonun %20 ila %50'sini etkileyen çok sık görülen bir hastalıktır. Rinitin başlıca semptomları, soğuk algınlığı veya grip olmadığında hapşırma, akıntı, tıkanıklık veya kaşıntılı burun olarak sıralanabilir. Genellikle önemsiz bir hastalık olarak kabul edilen rinit aslında yaşam kalitesi üzerinde önemli bir etkiye sahiptir. Rinit genellikle alerjik ve alerjik olmayan rinit olarak ikiye ayrılır, genellikle semptomlar, süre, tedavi, mevsimsellik veya şiddet açısından farklılık gösterir. Rinit ve hava kirliliği de dahil olmak üzere farklı fenotiplerinin çevresel risk faktörleri hakkında çok az şey bilinmektedir. Rinit sıklıkla, hava kirliliğinin semptomlarının şiddetli bir hale getirdiği ve hatta hastalığı indüklediği gösterilen astım ile ilişkili olduğundan, hava kirliliğinin rinit üzerindeki etkilerini merak etmek gerçek bir sorudur. Yetişkinlerde hava kirliliği ve rinit arasındaki ilişkiye odaklanan çok az çalışma bulunmaktadır. Hava kirliliğine kısa süreli maruz kalma rinitin alevlenmesi ile ilişkilendirilerek daha fazla günlük klinik muayeneye yol açtığı gözlemlenmiştir. Bununla birlikte, uzun vadeli hava kirliliği ve rinit şiddeti arasındaki ilişki nadiren araştırılmıştır. Çimen polen sayısı, hava kirliliği seviyeleri ve mevsimsel alerjik rinitin şiddeti arasındaki bağlantıyı değerlendiren büyük bir Fransız çalışması, hava kirletici seviyesi ile şiddetli alerjik rinit arasında pozitif fakat istatistiksel olarak anlamlı bir ilişki bulamamıştır. Bununla birlikte, yapılan bu çalışma sadece mevsimsel alerjik riniti dikkate almış olup başka fenotipleri düşünmemiştir.
Hava Kirliliği ile Rinit Şiddeti Arasındaki İlişki
Yapılan önceki bir çalışmada araştırmacılar, hava kirliliğine uzun süreli maruz kalma ile alerjik veya alerjik olmayan rinit insidansı arasında bir ilişki için tutarlı kanıt bulamadıklarını ifade etmişlerdir. Ayrıca araştırmacılar hava kirliliğinin rinit gelişimini tetiklemeyebileceğini, ancak yine de hastalığın şiddetinde bir artış ile ilişkili olabileceğini varsaydıklarını ve yapılan bu çalışmada 2 Avrupa çalışmasında uzun süreli hava kirliliğine maruz kalma ile alerjik ve alerjik olmayan rinitin şiddeti arasındaki ilişkiyi araştırmayı amaçladıklarını ifade etmişlerdir. Çalışmaya 2 çok merkezli Avrupa grubundan rinitli katılımcılar (Astımda Genetik ve Çevre ve Avrupa Topluluğu Solunum Sağlığı Araştırması Üzerine Epidemiyolojik Çalışma) dahil edilmiş olup yıllık NO2, PM10, PM2.5 ve PMcoarse maruziyeti (PM2.5'in PM10'dan çıkarılmasıyla hesaplanmıştır), katılımcıların ikamet adresinde Avrupa Hava Kirliliği Etkileri Kohortları Çalışması projesinden türetilen arazi kullanımı regresyon modelleri kullanılarak tahmin edilmiştir. Anketle bildirilen semptomlara ve rahatsızlık yoğunluğuna bağlı olarak rinit şiddeti skoru (aralık 0-12) düşük (referans), hafif, orta ve yüksek şiddete göre sınıflandırılmış olup şehir için rasgele kesişmeli çok boyutlu lojistik regresyon modelleri kullanılmıştır. Toplam 1408 rinitli erişkin (ortalama yaş 52 yaş; %46 erkek, %81 Avrupa Topluluğu Solunum Sağlığı Araştırması) çalışmaya dahil edilmiştir.
Rinit şiddetinin ortanca (1. çeyrek-3. çeyrek) skoru 4 (2-6), PM10'a daha yüksek maruz kalma, PM10'da 10μg/m3 artış için daha yüksek rinit şiddeti ile ilişkili ve PM2.5 için benzer sonuçlar bulunmuştur. NO2'ye daha fazla maruz kalma, rinit şiddetinin artmasıyla ve şiddet seviyesi ne olursa olsun benzer ayarlanmış oranlarla ilişkilidir. Araştırmacılar düzeltilmiş olasılık oranlarının alerjik duyarlılığı olmayan katılımcılar arasındakilerden daha yüksek olduğunu ancak etkileşimin sadece NO2 için bulunduğunu belirtmişlerdir. Sonuç olarak daha yüksek kirlilik seviyesine sahip bölgelerde yaşayan rinitli kişilerin daha şiddetli burun semptomları bildirme olasılığının daha yüksek olduğu gözlemlenmiştir. Bu sonuçlar, önemli bir günlük bozulma ve topluma yüksek maliyetle ilişkili gizli bir halk sağlığı sorunu olan rinitin yönetimine yeni bakış açıları getirmektedir. Araştırmacılar sonuçların bu hastalığın çevresel risk faktörlerinin daha iyi anlaşılmasına katkıda bulunduğunu ve hava kirliliğinin daha iyi kontrol edilmesi gerektiğine dair kanıtları yeniden vurguladığını ifade etmektedirler.
Burte E, Leynaert B, Marcon A, et al. Long-term air pollution exposure is associated with increased severity of rhinitis in 2 European cohorts. J Allergy Clin Immunol. 2020;145(3):834‐842.e6. doi:10.1016/j.jaci.2019.11.040
+ Tüm Referansları Göster