
7 Ocak 2022 tarihinde, bir ölüm kalım durumunda, aksi takdirde sağkalması ve iyileşmesi mümkün olmayan bir hastaya sağkalma ve iyileşme şansı vermek için ilk kez bir domuz organı insan bedenine nakledilmiştir. Baltimore, Maryland’da genetik modifiye domuz kalbi ile yaşama döndürülen bu ilk vaka, ksenonakil (ksenotransplantasyon), yani hayvandan insana organ nakli olasılıkları ile ilgili kıymetli veriler sağlayacaktır. Nakli gerçekleştiren cerrahlar, etik ve teknik engelleri aştıktan sonra hayvan organlarını çok daha fazla insana nakletmeyi amaçladıklarını belirttiler.
Daha önce 2021 yılında, New York Üniversitesi Langone Sağlık cerrahları genetik modifiye domuzların böbreklerini yasal olarak ölü kabul edilen, beyin fonksiyonları durmuş, solunum cihazına bağlı iki kişiye nakletmişlerdir. Organlar reddedilmemiş ve normal işlev görebilmiştir.
Bunun dışındaki diğer araştırmalar genellikle insan dışı primatlarda gerçekleştirilmekteydi. Zira etik hususlar nedeniyle bu tür insan deneyleri yapılamamaktaydı. Ancak Massachusetts Hastanesi transplant cerrahı David Cooper’a göre, 4 insandan elde edilecek bilgi 40 maymundan elde edilecek bilgilerden çok daha fazla önem taşımaktadır ve artık hayvanlardan insanlara kalp ve böbrek nakillerinin klinik etkilerini araştırma vakti gelmiştir.
Bu gerekçelerle Maryland Üniversitesi araştırmacıları klinik çalışma taleplerini FDA’ya sunduklarında, kendilerine insan deneylerinden önce kalplerin babunlara nakledilmesi şartı getirilmişti. Ancak iki aydır kalp desteği alan fakat düzensiz kalp ritmi sorunları nedeniyle mekanik kalp pompasına bağlanamayan, doktor önerilerine uymadığı için insan kalbi nakledilemeyen 57 yaşındaki David Bennett ölümle karşı karşıya kalınca araştırma ekibine aradıkları fırsatı sunmuş, araştırmacılar FDA’dan izin alarak doğrudan hayvandan insana organ nakli uygulama şansı bulabilmişlerdir. Ameliyat çok başarılı geçmiş ve kalp muntazam çalışmıştı. Bennett’in immün yanıtı ve kalbin performansında herhangi bir sorun oluşmamıştır. Bennett’in operasyonu başarılı sonuçlarıyla pek çok ekibe ilham olacak, yetkililerin ve etik kurumların ksenonakille ilgili yeni düzenlemeler getirmesini sağlayacaktır.
New York, Columbina Universitesi’nden cerrah ve immünolog Megan Sykes bu aşamaya dek uzun bir yol katettiklerini ve şu anda gelinen noktadan heyecan duyduklarını ve daha öğrenecek pek çok ilginç husus olduğunu vurgulamıştır. Bu amaçla çalışmalara kontrollü klinik deneylerle devam edilecektir.
Ksenonakil son yıllarda CRISPR–Cas9 genom düzenleme tekniklerinin gelişimiyle önemli ilerlemeler göstermiştir. Bu teknik sayesinde domuz organlarını yaratmak artık çok daha kolay ve insan immün sistemlerinin bu organlara saldırma ihtimali çok daha azdır. Bu tedavi yaklaşımının klinik uygulamaya geçmesi kabul edilince, artık organ nakli sıralarında bekleme olmayacak, hastalar vakit kaybetmeden organlarına kavuşacaktır.