Kahve ve Otoimmünite

Kahve, dünyanın en çok tüketilen içeceklerinden biridir. Son yıllarda, kahve tüketiminin sağlık üzerindeki etkisi üzerine çok sayıda çalışma yapılmıştır. Yakın geçmişteki bilimsel kanıtlar, kahve alımının kardiyovasküler ve nörolojik hastalıklardan, tip II diyabetten ve aynı zamanda endometriyal ve karaciğer kanserinden kaynaklanan mortalitenin azalmasıyla ilişkili olabileceğini gösterdi. Geçtiğimiz günlerde yayınlanan bir derleme yazısında, literatürdeki mevcut verilere dayanarak, kahvenin bağışıklık sistemi üzerindeki etkisi ve en ilgili otoimmün hastalıkların gelişimi arasındaki ilişkiyi araştırmak amaçlandı.

Derlemede ele alınan bazı çalışmalar çelişkili sonuçlar bildirirken, tüm çalışmalarda genel eğilimler saptandı. Kahve tüketiminin, romatoid artrit (RA) ve tip 1 diabetes mellitus (T1DM) geliştirme riskini artırdığı görülmektedir. Buna karşılık, kahve tüketimi, multipl skleroz, primer sklerozan kolanjit ve ülseratif kolite karşı koruyucu bir rol oynayabilir. Sistemik lupus eritematozus, sedef hastalığı, primer biliyer kolanjit ve Crohn hastalığı gibi diğer otoimmün hastalıklarla ilgili olarak ise kahve ile anlamlı bir ilişki bulunamadı. Ele alınan diğer çalışmalarda, kahve tüketiminin hastalık seyrini ve tedavi seçeneklerini etkilediği gösterildi. Kahve tüketimi, T1DM'de insülin duyarlılığında, RA'da metotreksat etkililiğinde ve Hashimoto hastalığında levotiroksin absorpsiyonunda azalmaya neden oldu. Ayrıca, kahve tüketimi, çölyak hastalarında gliadin antikorlarıyla çapraz reaktivite ile ilişkiliydi.

Sistemik skleroz, Sjögren sendromu ve Behçet hastalığı gibi bazı otoimmün hastalıklarla ilgili mevcut veriler mevcut literatürde eksiktir. Bu nedenle daha ileri araştırmalara gerek duyulmaktadır. Bu derlemenin sonucuna göre kahve tüketiminin bazı otoimmün hastalıklarda koruyucu, bazılarında ise alevlendirici bir etkisi bulunmaktadır.