Medikaynak Search
Üye Ol Üye Giriş
Medikaynak Menü

Kanser için yapılan her üç bilgisayarlı taramadan (BT) yaklaşık biri koroner arter kalsiyumunu (KAK) gösterir, ancak bulgu radyoloji raporunda sadece bir cümle olarak kalır ve retrospektif bir çalışma için muhteşem bir fırsat sunar. Analizler bunu önermesine rağmen statinler veya aspirin çok az vakada reçetelenmektedir.

Yapılan çalışmada yazarlar, rapor edilen KAK'nin klinik sonuçları etkileyip etkilemediğinin araştırılmasının bir öncelik olmasının yanında, yakın zamanda potansiyel olarak kardiyotoksik kemoterapi alacak olan hastalarda koroner arter hastalığının (KAH) tedavisi için "az bilinen bir eylem fırsatı" olduğuna işaret ediyorlar. Minneapolis, Minnesota Üniversitesi’nden Dr. Matthew C. Hooks, yaptığı açıklamada "Kanserlerini değerlendirmek için BT taraması geçirmiş olan bu hastalarda, hasta için daha fazla risk teşkil etmeyen, onları daha fazla radyasyona maruz bırakmayan, elde edebileceğimiz değerli bilgiler olabilir." şeklinde konuştu. ACC 2019 bilimsel oturumda grubunun, gelecekte rapor edilecek olan koroner kateter müdahaleleri ve klinik olayların insidansı ile ilgili olarak aynı kohorttan veri topladığını söyledi.

Texas Üniversitesi Kanser Merkezi'nden Dr. Juan C. Lopez-Mattei verdiği röportajda "Tecrübelerime göre, birçok radyolog kardiyak görüntülemede bir geçmişe sahip değil ve bu uzmanların kanser hastaları ile ilgili raporlara kalp ve koroner bulguları dahil etme olasılıkları daha düşük olabilir. Bazıları koroner kalsifikasyonları rapor edebilir ancak bu konuda tutarlı değiller. Her zaman klinik bir fark yaratmayacağının farkında olarak, BT raporlarında herhangi bir KAK bulgusu içerdiğini belirtmenin, klinisyene en azından var olup olmadığının söylenmesinin kesinlikle yardımcı olacağını düşünüyorum." diye belirtti. Bunun statin veya aspirin tedavisine yol açıp açmayacağı ise çok daha büyük ve ileriye dönük bir çalışma gerektiren daha iddialı bir sorudur. Lopez-Mattei ayrıca, kanser hastalarının tesadüfi olarak tanımlanmış KAH, özellikle başka türlü şüpheli olmayan KAH için tedavi verilmesinin sonuçları iyileştirip iyileştirmeyeceğine dair neredeyse hiçbir randomize deneme kılavuzu bulunmadığını belirtti.

Hooks, mevcut analizin sadece KAK bilgisinin önemli olup olmadığı konusunda "BT taramasında bu bulgunun varlığına veya yokluğuna dayanarak tedavi önerileri ve kemoterapi önerileri yapmalı mıyız? sorusunu ele almaya başladığını kabul etti.

Çalışmada araştırmacılar, bir antrasiklin ve/veya trastuzumab (Herceptin, Genentech/Roche) ile tedaviye başlayacak olan çeşitli kanser hastalığa sahip olanlar arasından en az 45 yaşlarında 1001 hastadan oluşan bir grubun BT taramalarını incelediler. Buldukları her bir KAK'yi Agatston skorları ile ölçtüler ve KAK'ın orijinal olarak rapor edilip edilmediğini ve herhangi bir klinik karara yol açıp açmadığını görmek için elektronik tıbbi kayıtları incelediler.

KAK, 349 hastanın taramalarında, yani kohortun %34.9’unda görülmüştür. Ancak KAK, yalnızca 178 hasta veya alt grubun %51'i için BT klinik raporlarına dahil edildi. Hooks, hastaların sadece 24'ünün bir kardiyologa sevk edildiğini, 5 hastaya aspirin reçete edildiğini ve 3'ünün bir statin için yeni reçeteler aldığını bildirdi. Diğer taraftan, 349 hastanın 56'sında (%16) KAH belgelenmişti. 152'sinde (%43.6) zaten aspirin ve 159'unda (%45.6) statin kullanım öyküsü vardı.

Belki De Bunun Arkasında Başka Mantıklı Sebepler Var

Hooks bu verilerin, yeni statin almış olan üç hastanın orijinal BT raporlarında KAK'li 178 arasında olup olmadığını söylemediğini kabul etti. Ayrıca, resmi rapordan bir KAK bulgusu çıkarmamak ve ayrıca bir statin veya aspirin reçetesi vermemek için makul nedenlerin olabileceğini belirtti. Örneğin, halihazırda statinleri olan veya bilinen koroner hastalığı olan hastalar için KAK bilgisinin belirtilmesine gerek olmadığı görülmüştür. Ek olarak statinler veya aspirin, karaciğer hastalığı, depresif trombosit işlevi, şiddetli kanama öyküsü veya agresif veya son dönem maligniteleri olan hastalar için uygun görülmeyebilir.

Gerçekten de, kanser aşaması ve diğer klinik bağlamla ilgili veriler olmadan, koroner arter kalsiyumuyla ilgili rapor vermemenin uzun süreli sağkalımı etkileyebileceği sonucuna varmak zordur. Bir hastanın, pankreas veya sarkom gibi tedavi edilmesi zor bir kanseri varsa, bunun için prognozun zayıf olması durumunda, KAK'ın tanımlanması çok az fark yaratabilir.

Öte yandan, bazı maligniteler çok tedavi edilebilir. Meme kanserleri ve lenfomalar, örneğin mevcut kohortun yaklaşık yarısını oluşturmaktadır. Bu yüzden birçok durumda, Lopez-Mattei, "Prognoza bağlı olarak, bir statin ve aspirine bağlamanın kesinlikle yararı olur." şeklinde açıkladı.

Medikaynak Referanslar

American College of Cardiology (ACC) 2019 Scientific Session: Abstract 1331-416. To be presented March 18, 2019.

+ Tüm Referansları Göster
  1. Benzer İçerikler