
Kardiyovasküler olaylar, karaciğer transplantasyonundan sonra önemli bir morbidite ve mortalite sebebidir ve yaşlanan nüfus ile non-alkolik yağlı karaciğer hastalığındaki devam eden artışla birlikte transplantasyon gereksinimdeki artış, kardiyovasküler olayların görülme sıklığını da artıracaktır. Bu giderek artan hasta popülasyonunda, optimal kardiyovasküler risk sınıflandırma yaklaşımı belirsizliğini korumaktadır. Spesifik hasta risk profilleri ve netleştirilmiş tarama yöntemleri daha belirgin olarak karakterize edildiğinde, kardiyak risk sınıflandırması için çok yönlü bir yaklaşım uygulanabilir bu da, transplantasyon sonrası kardiyovasküler olaylarının oranlarını düşürme amacı ile farklı test süreçlerinin risk, yarar ve maliyet etkinliğini dengelemeye yardımcı olabilir.
Amerika’dan araştırmacılar, karaciğer transplantasyonu sonrası kardiyovasküler olayların tanımlanmasını netleştirmek, insidansı karakterize etmek ve risk faktörlerini tanımlamak amacıyla bir çalışma yaptılar. Araştırmacılar bu çalışmada farklı kardiyak test yöntemlerinin performans özelliklerini değerlendirdiler. 2002 ve 2016 yılları arasında konu ile ilgili yayınlanan araştırmalar için MEDLINE, EMBASE, Web of Science ve Scopus veri tabanlarını araştırdılar. Araştırmacılar incelemelerine, 26 benzersiz kohorttan 57.493 hastayı temsil eden 29 çalışmayı dahil ettiler. Bu çalışmaların 23'ünde karaciğer transplantasyonu sonrası kardiyovasküler olayların ön gördürücüleri araştırılırken ve 6’sında öncelikle risk sınıflandırması için kardiyak görüntüleme performans özelliklerine odaklanılmıştı. Araştırmacılar sonuçları incelediklerinde, kardiyovasküler sonuçların tanımlamalarının son derece tutarsız olduğunu gördüler. İnsidans oranları, 6 aydan daha kısa sonuçlar için % 1 ila % 41 ve 6 aydan uzun sonuçlarda % 0 ila % 31 olacak şekilde çok değişkendi. Çok değişkenli analizler, yaşlılık ve kalp hastalığı öyküsünün transplantasyon sonrası kardiyovasküler olayların en tutarlı ön gördürücüleri olduğunu gösteriyordu. Çeşitli kardiyak görüntüleme yöntemlerinin prediktif kapasitesi de farklıydı.
Araştırmacılar, karaciğer transplantasyonu sonrası kardiyovasküler sonuçların gerçek insidansının, sonuç tanımlamasına ilişkin görüş birliğinin bulunmaması nedeniyle büyük oranda bilinmediğini belirttiler. Bununla birlikte, düşük veri kalitesi ve bilgi boşluklarının, sonuçların ön gördürücülerini açıkça tanımlama yeteneğini sınırladığına, ancak mevcut verilerin ileri yaş veya önceden var olan kalp hastalığı olan hastalar için daha agresif bir risk sınıflandırma protokolünü desteklediğine dikkat çektiler.
Monica A. Konerman, Danielle Fritze, Richard L. Weinberg, Christopher J. Sonnenday, and Pratima Sharma. Incidence of and Risk Assessment for Adverse Cardiovascular Outcomes After Liver Transplantation: A Systematic Review, Transplantation 2017;101: 1645–1657.
+ Tüm Referansları Göster