
Multipl skleroz (MS), lökosit infiltrasyonu ve müteakip aksonal hasar, demiyelinizan inflamasyon ve beyin dokusunda sklerozan plakların oluşumu ile karakterize kronik bir enflamatuar hastalıktır. Hastalar üzerinde yapılan çeşitli çalışmaların sonuçları, otoimmünite ve inflamasyonun MS patogenezi üzerinde önemli bir etki yaptığını göstermektedir. Kemokinler, kemotaksis ve bağışıklık aktivasyonu da dahil olmak üzere çeşitli bağışıklık hücresi tepkilerine aracılık eden inflamasyon gelişimi ve hücre göçünün anahtar aracılarıdır, bağışıklık ve iltihaplanmada önemlidir, bu nedenle araştırmacılar kemokinlere ve bunların reseptörlerine multipl sklerozda odaklanırlar. Yapılan bu çalışmada araştırmacılar MS hastalarında ve MS hayvan modellerinde önde gelen kemokinlerin ve reseptörlerinin rolünün çalışmasını özetlemiş ve MS'in enflamatuar yaralanması ve onarımındaki potansiyel önemlerini tartışmışlardır. Ayrıca araştırmacılar son yıllarda kemokin reseptörleri ile multipl skleroz antagonistlerinin tedavisinde kaydedilen ilerlemeyi hedef olarak özetlemişlerdir.
MS Fenotipik Sınıflamaları RRMS, CIS, PPMS ve SPMS'yi İçerir
Multipl skleroz, genç yetişkinler arasında en sık görülen nörolojik hastalıktır ve bu arada genç yetişkinler arasında fiziksel engelliliğin de önemli bir nedenidir. Mevcut MS fenotipik sınıflamaları RRMS, CIS, PPMS ve SPMS'yi içerir, bu da nükseden tekrarlayan multipl skleroz, klinik olarak izole sendrom, primer progresif multipl skleroz ve sekonder progresif multipl skleroz anlamına gelmektedir ve bunlar arasında RRMS hastaların çoğunu oluşturmaktadır (yaklaşık %80). MS'in ayırt edici özelliği beyin dokusunun lökosit infiltrasyonu ve müteakip aksonal yaralanma, demiyelinizasyon iltihabı ve sklerozan plak oluşumudur. CD4 + T hücreleri tarafından başlatılan anormal enflamatuar yanıt EAE ve MS'deki CNS'nin doku hasarını arttırır ve CD4 + T hücreleri arasında Th1 hücreleri ve Th17 hücreleri baskındır, ilki üreten IFN-y (interferon-y), ikincisi IL-17A, IL-17F, IL-21, IL-22 ve GM-CSF salgılar (granülosit – makrofaj koloni uyarıcı faktör). Salgılanan maddeler merkezi sinir sistemine girdikten sonra astrositleri ve mikrogliaları aktive ederler, çok sayıda kemokin ve sitokin üretir ve iltihap bölgelerine periferik bağışıklık hücreleri toplarlar. Th17 hücrelerinin tanımlanması için CXCR3 ve CCR6'nın kullanılması sadece iltihap önleyici durumlarını yansıtmakla kalmaz, aynı zamanda lokalize inflamasyon bölgelerine göç etme yeteneklerini de yansıtır. CNS'ye T hücresi girişinin başlaması, integrin bağımlı vasküler adezyon ve kemokine bağlı trans-kan-beyin bariyeri tarafından yönetilir. MS patofizyolojisi tam olarak anlaşılamamıştır. Görünüşe göre Th17 hücreli agresif atakların otoimmün aktivitesi anahtar mekanizmalardan biridir. Th1 hücreleri, makrofajların aktivasyonuna ve sitotoksisiteye yol açarken sitokinler (IL-4, IL-10) salgılarken, Th2 hücreleri tarafından üretilen sitokinler (IFN-y) B hücrelerinin aktivasyonuna ve antikor üretiminin indüklenmesine yol açar. Ayrıca Th1 sitokinleri Th2 gelişimini ve Th2 ile ilişkili sitokinler Th1 yanıtlarını inhibe ederler. Yapılan bazı çalışmaların sonuçları, spesifik bir Thl aracılı bağışıklık tepkisinin MS hastalığının patogenezine katkıda bulunduğunu ve Th1 tepkisinin inhibisyonunun MS gelişimine karşı koruyucu olduğunu ve Thl'den Th2 sitokine geçişin MS'in klinik seyri üzerinde faydalı bir etkiye sahip olduğunu bildirmektedir. MS patogenezi üzerine yapılan çoğu araştırma, CD4 T hücrelerinin rolüne odaklanmış olmasına rağmen, aslında çoğu hayvan modeline kıyasla, MS hastalarının merkezi sinir sisteminde bulunan ana T hücreleri CD8 T hücreleri, CD8 T Hücrelerinin insan hastalığında önemli bir rol oynayabileceğini düşündürmektedir. Yapılan çalışmalar sonucunda artan kanıtlar, başarılı tedavilerin genellikle B hücreleri, NK hücreleri, Lti hücreleri, diğer ILC hücreleri, γδT hücreleri, NKT hücreleri, MAIT hücreleri ve doğuştan gelen B hücreleri dahil olmak üzere diğer birçok lenfosit alt popülasyonundaki değişikliklerle ilişkili olduğunu göstermektedir. Bu bulgular sadece çoklu lenfosit alt popülasyonlarının hastalığın patogenezinde rol oynadığını göstermekle kalmaz, aynı zamanda hücreleri immünoterapi için potansiyel hedefler olarak tanımlar.
Cui LY, Chu SF, Chen NH. The role of chemokines and chemokine receptors in multiple sclerosis [published online ahead of print, 2020 Mar 17]. Int Immunopharmacol. 2020;83:106314.
+ Tüm Referansları Göster