
Kanser hücreleri, çevrelerine veziküler ve organel benzeri yapıların heterojen karışımı şeklinde mikrovezikül denen yapılar salarlar. Vezikül salgılamayı küçük sitoplazmik protrüzyonların aşısı takip eder ve sonrasında bu aşılar sap kısımlarının bölünmesiyle ayrılır. Veziküllerin bir miktar salgılanması dinleme halindeki hücrelerden olsa da bu süreç stimülasyon ile dramatik hızlanır.
Mikroveziküller onkogenik transformasyon, mikroçevresel stimülasyon, hücresel aktivasyon, stres ya da ölümün bile dahil olduğu aktive yolakları gibi farklı biyolojik mekanizmalar yoluyla oluşturulur. Mikroveziküllerin oluşumunun altında yatan farklı biyolojik durumlar biyogenezlerindeki çeşitlilikleri yansıtmaktadır. Bu yüzden hücresel aktivasyon, transformasyon, stres ya da programlı hücre ölümleri değişken mikrovezikül üretim ürünleri ve veziküler yapıların doğası ile ilişkilidir. Ayrıca hücre tipine bağlı olarak, membran mikroveziküller hücresel köken belirteçleri açısından zengin olabilirler. Mikrovezikül popülasyonlarındaki potansiyel heterojeniteyi tanımak önemli olmasına rağmen, mikroveziküllerin kana ya da idrara salınması, hastalık progresyon ya da relaps izlemlerinde biyolojik belirteçler olarak dikkat çekicidir.
Amerika’dan bir grup bilim insanı daha önce yaptıkları bir çalışmada kronik lenfositik löseminin (KLL) erken evrelerinde (Rai 1-3) yoğunluklu olarak platelet/megakaryositlerden türeyen mikroveziküllerin düzeylerinde artış olduğunu ve ileri Rai evrelerinde platelet/megakaryositten türeyenden lösemik B-hücrelerden köken alan mikroveziküllere doğru bir fenotipik değişim olduğunu tanımladılar. Yine bu çalışmada KLL mikroveziküllerinin, KLL B-hücrelerinin en önemli sağ kalım faktörü olan vasküler endotelyal büyüme faktörü (VEGF) düzeyinde ciddi artış ile birlikte KLL kemik iliği stromal hücrelerini aktive edebildiklerini göstermişlerdi.
Araştırmacılar yaptıkları yeni çalışmada ise mikroveziküllerin üretimindeki dinamikleri ve mekanizmaları tanımlamayı ve KLL’de hastalık progresyonu ile nasıl ilgilerinin olduğunu ortaya çıkarmayı amaçladılar.
Araştırmacılar bu yeni çalışmada KLL B-hücrelerinin mikrovezikülleri spontan olarak ürettiklerini ve bunun B-hücre reseptör bağlanması ile daha da artabildiğini buldular. Daha ilginci in vitro olarak KLL B-hücrelerinin daha yoğunluklu olarak CD52+ mikroveziküller ürettiğini fakat CD19+ mikroveziküller üretmediğini gözlemlediler. Bununla beraber yine ilgi çekici şekilde daha önce tedavi almamış progresif hastalığa sahip KLL hastalarında CD52+ mikroveziküllerin artmış birikimini tespit ettiler. Daha önce tedavi almış ve almamış hastalarda mikrovezikülleri inceleyen ardışık çalışmalarda ise bazı hastada tedavi sonrasında plazma CD52+ mikroveziküllerin düzeyinde dikkat çekici şekilde düşüş olması ve düşük kalmasına rağmen çoğunda tedavi sonrasında CD52+ mikrovezikül birikiminde artış gözlendi.
Araştırmacılar sonuçlara bakıldığında ise KLL hastalarında plazmada CD52+ mikrovezikül birikiminin dinamiğinin hastalık progresyonunun izleminde kullanılabileceği ve hastaların tedavi ihtiyacında biyolojik belirteçler olarak faydalı olabileceği sonucuna vardıklarını belirttiler.
J Boysen et al. Dynamics of microvesicle generation in B-cell chronic lymphocytic leukemia: implication in disease progression, Leukemia (2016), 1–11
+ Tüm Referansları Göster