
Kök hücre biyologu olan Sandhya Sriram dört yıl öncesine kadar hiç deniz ürünleri yememişti. Daha sonra Sriram, Vietnam'da bir karides çiftliğini ziyaret etmiş ve orada gördüğü şey göz önüne alındığında, garip bir durum olduğunu fark etti. Koşulların iğrenç olduğunu çünkü karideslerin kanalizasyon gibi bir yerde büyüdüğünü, antibiyotikten sırılsıklam olduklarını ve tüketimden önce onları temizlemek için çamaşır suyu kullanıldığını belirtti. Sriram bunların hiçbir zaman yiyeceklerle ilişkilendirilmemesi gereken şeyler olduğunu da sözlerine ekledi. Sririam daha sonra Singapur’a döndü, işinden ayrıldı ve Shiok Meats adlı bir şirket kurdu.
Kurucu ortak Ka Yi Ling ile birlikte kök hücrelerden karides kas dokusunun nasıl büyütüleceğini başka bir deyişle, gerçek karides olmadan karides etinin nasıl üretileceğini keşfetmeye başladılar. Shiok firması şimdi, onlarca yıldır konuşulan ama hiçbir zaman gerçekleşmeyen laboratuarda üretilen eti insanların tabaklarına koymaya çok yakın. Sririam gelecek yıl şirketlerinin kültürlü karides etini piyasaya süreceğini, Shiok'un insanlık için bir oyun değiştirici olabilecek gıda devriminin ön plana çıkmasını sağlayacak iddialı bir hedefi olduğunu belirtti. Bu durum aynı zamanda çevreye korkunç zararlar veren, insan sağlığı için varoluşsal bir tehdit oluşturan ve her yıl milyarlarca hayvanın anlatılmamış acılarına neden olan bir endüstri alternatifine giden ilk adımdır. Kültürleşmiş et çağınının geldiğini söylemek için henüz çok erken fakat ticarileşmesi yaklaştıkça akıllarda birçok soru ve bilinmeyenin olduğunu ifade ediyor Sririam.
Artan Et Talebine Yeni Alternatif
Aslında çiftlik yerine laboratuvarda et yetiştirme hayali 25 yıl öncesine dayanıyor. İlk patentler 1995 yılında yayınlandı ve 2000'li yılların başlarında NASA, uzun mesafeli uzay yolcuları için besleyici yiyecekler yapmak ve yeni yollar bulmak amacıyla araştırmayı finanse etti. İşler 2013 yılında laboratuarda yetiştirilen inek kasından yapılan köftelerin pişirilip yenildiğinde işler daha da ciddileşti. Londra'daki Brunel Üniversitesi'nden sosyolog Neil Stephens bunu kültürleşmiş et için tanımlayıcı bir an olarak belirterek, durumu fütüristik olasılıktan pratik gerçeğe yükseltmiştir. Şirketler hızla hayvancılığın yanlışlarını düzeltme arzusuyla tüm dünyaya yayıldı.
Gerçek olandan farklı olarak, kültürlenmiş et neredeyse zulüm içermez çünkü kök hücreleri elde etmek için biyopsilerden başka hayvanlar hiçbir zarar görmez. Teorik olarak çevresel ayak izi dediğimiz tüm bu, toprak, su ve kirlilik çok fazla tartışmaya konu olmasına rağmen neredeyse hiçbir şekilde küçülmez. Belki de en iyisi, antibiyotikler gereksiz hale gelir ve buna karşılık yiyebildiğimiz kadar büyük miktarda günahsız gerçek et elde ederiz. Bunun için öncelikle üretimi büyütmek, tadı ve kokuyu doğru yapmak gibi hala üstesinden gelinecek teknik zorluklar bulunmakta ancak yakın gelecekte çözülebilir görünmektedir. GFI'den Elliot Swartz, henüz kimsenin seri üretime geçemediğini fakat bazı şirketlerin bir restoranda ürün piyasaya sürmek için yeterince uygun fiyata yeterli et üretebileceğinden bahsetti. Bir biftek yetiştirmek istiyorsanız doku çok önemli olsa da, kıyılmış sığır eti veya karides için çok önemli değildir. Bununla birlikte, kitlesel pazar kültürlü et gelmektedir. GFI’ dan Bruce Friedrich artan et talebine ayak uyduracak başka yol olmadığını belirtiyor. İngiltere merkezli danışmanlık şirketi Kearney’in geçen yıl yaptığı tahmine göre, 2040 yılına göre 2040 yılına kadar kültürlenmiş et, küresel et ve vegan tüketiminin yüzde 35'ini oluşturacak ve geleneksel eti yüzde 40’a kadar düşürecektir. GIF‘den Godfray, gıda sistemindeki bu radikal değişimin bir süre sonra onlara zorlanacağını ifade etti. Godfray son olarak, Singapur Malay jargonunda Shiok’un harika ve lezzetli demek olduğu ve bunu kanıtının çok yakında yemekte olacağını sözlerine ekliyor.
Lab-grown meat will be on your plate soon. It won't be what you expect, Graham Lawton, 19 February 2020, NewScientist
+ Tüm Referansları Göster