
Genç kanser hastalarında doğurganlığın korunması (FP) önemli bir sorun haline gelmiş olmakla birlikte birçok teknik geliştirilmiş olmasına rağmen, kanser tedavisinden önce kontrollü yumurtalık stimülasyonundan sonra geri kazanılan döllenmiş veya döllenmemiş oositlerin vitrifikasyonu şu anda kadın fertilitesini korumak için en köklü ve etkili yöntemi temsil etmektedir. Araştırmacılar, yumurtalık stimülasyonu uygun olmadığında veya kontrendike olduğunda, küçük antral foliküllerden geri kazanılan oositlerin in vitro olgunlaşmasından (IVM) sonra yumurtalık dokusu kriyoprezervasyonu veya oosit / embriyo vitrifikasyonu alternatif seçenekler oluşturabileceğini belirtmişlerdir. IVM'nin kadın FP stratejisinde yeri son zamanlarda tartışma konusu olmuştur.
Araştırmacılar bu çalışmada sol derece III invaziv duktal karsinom tanısı konan 29 yaşında nulligravida bir kadın olguyu sunduklarını belirtmişlerdir. Çalışmada tümör hem östrojen hem de progesteron reseptörleri için pozitif ve Her2 aşırı ekspresyonu için negatif olduğu saptanmış olup sentinel düğüm biyopsisi (1Nþ / 4) ile yapılan sol tümörektominden 3 hafta sonra adjuvan kemoterapi planlanmıştır. FP danışmanlığından önce, 16. günde, bir transvajinal ultrason taramasında 17 küçük antral folikül ve bir sol korpus luteum görüldü ve araştırmacılar serum Anti-Müllerian hormon seviyeleri 2.01 ng/ml olduğunu belirtmişlerdir.
FP için olgunlaşan in vitro oositlerin vitrifikasyonu kullanılarak elde edilen ilk canlı doğum
Onkolojik amaçlar (Nþ hastalığı) için yumurtalık stimülasyonuna kontrendikasyon nedeniyle, hastaya yumurtalık dokusu kriyoprezervasyonu ile kombinasyon halinde IVM sonrası oosit vitrifikasyonu önerilmiş olup hasta laparoskopik seçeneği reddetmiş ve sadece IVM'yi seçmiştir. Bir IVM döngüsü, 22. döngü gününde acil olarak planlandı ve transvajinal ultrason rehberliğinde yedi olgunlaşmamış oosit alınmıştır. Çalışmada oositekumulus kompleksleri IVM ortamında, hastanın kendi serumu ve ayrıca 0.75 UI / ml folikül uyarıcı hormon ve 0.11 UI / ml insan koryonik gonadotropin ile 24 saat süreyle olgunlaştırıldığı bildirilmiştir. Daha sonra oositler, hiyalüronidaz ile kümülüs hücrelerinden çıkarılmış ve 24 ve 48. saatte olgunluk açısından kontrol edilmiştir. Araştırmacılar 48 saatlik IVM'nin ardından toplam altı metafaz II oosit vitrifiye edildiğini ve beş yıl sonra, hastanın 1 yıl kısırlık yaşadığını belirtmişlerdir. Onkolojik ekip tarafından hamileliğe izin verildi, ancak hastaya yumurtalık stimülasyonundan kaçınması önerilmiş olup bu nedenle, multidisipliner karar ilk seçenek olarak kriyo-prezerve edilmiş oositlerin tekrar kullanılması olmuştur. Yapılan çalışmada endometriyal preparat, oral olarak estradiol-17b mg / gün uygulanması yoluyla hormonal ikame kullanılarak elde edilmiş ve estradiol alımının 14. gününde, endometriyal kalınlığın> 8 mm olduğunu doğrulamak için bir transvajinal ultrason taraması yapılmıştır. Daha sonra, vajinal olarak günde 800 mg mikronize progesteron uygulaması (Progestan_, Besins Healthcare, Paris, Fransa), estradiol-17b tedavisi ile kombinasyon halinde başlatılmış olup altı oosit çözülmüş ve hepsinin intrasitoplazmik sperm enjeksiyonu ile döllenmeye izin vererek prosedürden sağ çıktığı bildirilmiştir. Araştırmacılar beş zigot elde edildiğini ve bir bölünme aşamasındaki bir embriyonun 3 günlük progesteron alımından sonra uterusa transfer edildiğini ifade etmişlerdir.
Sonuç olarak hasta hamile kalmış ve olaysız bir şekilde sağlıklı bir erkek bebek doğurmuştur. Yapılan bu çalışma ile kanserli bir kadında FP için olgunlaşan in vitro oositlerin vitrifikasyonu kullanılarak elde edilen ilk canlı doğum rapor edilmektedir. Araştırmacılar bu yaklaşımın, onkolojik kaygılar için yumurtalık stimülasyonunu düşünmenin imkansızlığına dayandığını, bu nedenle IVM’nin, kadın FP stratejisinde uygulanabilir ve etkili bir seçenek olarak düşünülme gerektiğini belirtmişlerdir.
M. Grynbergİ. Mayeur Le Bras, L. Hesters, V. Gallot & N. Frydman, First birth achieved after fertility preservation using vitrification of in vitro matured oocytes in a woman with breast cancer, 2020 Published by Elsevier Ltd on behalf of European Society for Medical Oncology.
https://doi.org/10.1016/j.annonc.2020.01.005
+ Tüm Referansları Göster