
Erken teşhis durumunda kanser daha kolay ve etkili bir şekilde tedavi edilabileceği için tıp dünyası yıllarca kanseri erken teşhis etmeye odaklandı. Bu yaklaşım, bazı hastalara fayda sağlayabilirken tarama ile hayatı tehdit edici olmayan, aşırı derecede düşük riskli kanserleri de tespit edebilir ve hastaların aşırı tedavi edilmesine yol açılabilir. Şimdiye kadar, tanı sırasında çok düşük riskli tümörleri kesin olarak saptayabilen araçlar mevcut değildi; çünkü hekimler, geç tekrarlamanın gerçekten önlenebileceğine dair güvencesinden yoksundu. Amerikalı ve İsveçli araştırmacıların yaptığı yeni bir klinik araştırmaya göre bir moleküler test, teşhis ve tümör çıkarılmasından 20 yıl sonra bile hangi hastaların meme kanseri ölüm riskinin çok düşük olacağına karar verebiliyor. Böylece, "aşırı düşük" risk hastalarına daha az agresif tedaviler verilebilir ve daha az toksik etki ortaya çıkar.
Çalışmada, araştırmacılar, 70-gen testinin tanıdan sonra 20 yıla kadar kanser tekrarlama riskini değerlendirmek için tümörlerin büyüme paternlerini araştırdı. Aynı testle geçen yıl yapılan çalışmada yüksek risk için geleneksel kriterleri yerine getiren erken evre meme kanseri hastalarının yaklaşık yarısının tümörlerinin biyolojik oluşumuna dayanarak kemoterapiyi güvenle atlayabileceğini göstermişti. Testin adı MammaPrint® ve UCSF tarafından geliştirilerek 2007'de ABD Gıda ve İlaç İdaresi tarafından onaylandı. Yeni analizde, araştırmacılar, meme kanseri hastalarını 20 yıldan daha uzun süre değerlendirmeye ve metastatik ilerleme riski olmayan veya çok az olan kanserleri bulmaya çalıştılar. Bu nedenle onlarca yıldır izlenen hastaları değerlendirmek için Stockholm göğüs kanseri çalışma grubu (STO) ile işbirliği yaptılar. Tüm kadınların tümörleri cerrahi olarak çıkarıldı. Araştırmacılar, bu dokuları, 311'i tamoksifen alan ve 339'u adjuvan sistemik tedavi almayan 652 kadını profillemek için kullandı. Kadınların çoğunluğunda (% 79) mastektomi ve lenf nodu diseksiyonu uygulanmıştı.
Uygulanan çoklu gen testi, hastaların yüzde 42'sini yüksek riskli ve yüzde 58'ini düşük riskli olarak sınıflandırdı. Araştırmacılar, düşük riskli hastaların 5 yılda yüzde 95 hayatta kalma oranına sahip olduklarını ancak birçoğunun daha sonraki dönemlerde hastalık sebebiyle öldüğünü tespit etti.Test, olguların yüzde 15'ini (98) çok düşük risk olarak sınıflandırdı ve düşük riskli tümörlerin hepsi çok düşük bir risk değildi; aslında, moleküler tanımlamanın sadece dörtte biri çok düşük riskli olarak değerlendirildi. Yazarlar, aşırı düşük riskli tümörlü kadınların, iki yıldır tamoksifen kullanıp kullanmamalarına bakılmaksızın mükemmel bir prognozu olduğunu söyledi. Elde edilen sonuçlar, hekimlerin ve hastaların tedavi seyrini belirlemelerine yardımcı olmak ve sistemik tedavinin yanı sıra lokal tedavi seçimini bildirmek için 70-gen testinin kullanılabileceğini ortaya koyuyor. Yazarlar, tarama testi yapılmamış bir nüfusta, kadınların yüzde 15'inde çok düşük riskli tümörlere sahip olacaklarını belirtti.