
Multipl sklerozda (MS) beyaz madde hasarının doğru bir şekilde ölçülmesi, onarıcı ve nöroprotektif stratejilerin geliştirilmesi için önemlidir. MS'te beyaz cevher patolojisinin ayırt edici özelliği fokal demiyelinizan lezyonlar olsa da, lezyon dokusu hacmi ve sakatlık arasındaki korelasyon düşüktür ve bu da klinik-radyolojik paradoks olarak adlandırılan bir örneği temsil eder.
Bu alanda çeşitli yaklaşımlar mevcut olmakla birlikte, hastalıkta MRG bazlı beyaz cevher mikroyapı metrikleri arasındaki ilişki, yani metriklerin eksik bilgiye karşı tamamlayıcı bilgiyi ne kadar sağladığı, büyük ölçüde araştırılmamıştır.
Yapılan yeni bir çalışmada araştırmacılar, MS hastalarının klinik çalışmalarında sıklıkla kullanılan dört mikroyapısal ölçüm arasındaki ilişkiyi araştırmayı amaçladılar. Bununla birlikte, bir bileşik metrik oluşturmak için metrikler arasındaki kovaryansın kullanılmasının doku hasarına tek tek metriklerin herhangi birine göre daha yüksek duyarlılığa yol açıp açmayacağını da değerlendirdiler.
Bulgular Korele Fakat Duyarlı Değil
Araştırmacılar, 123 MS hastasından fraksiyonel anizotropi (FA), radyal yayınım (RD), miyelin su fraksiyonu (MWF) ve mıknatıslanma transfer oranı (MTR) olmak üzere dört mikroyapısal ölçüm elde ettiler. Bu dört endeksin haritalarının eş-kayıtları, 27 kontrol grubunda değerlendirildiği gibi, sağlıklı dokuya göre voksel (bilgisayar ortamında üç boyutlu bir nesnenin en küçük birimi) bazlı hasar puanları yoluyla mikroyapısal hasarın ölçülmesine olanak sağladı. Mikroyapısal hasarda değişmesi beklenen, normal görünen beyaz madde (NAWM), T1 ağırlıklı hipertansiyon olmadan T2 ağırlıklı hiperintens lezyon dokusu ve T1 ağırlıklı hippointens lezyon dokusu ve buna karşılık gelen T2- ağırlıklı hiperintensite (T1L) olmak üzere üç beyaz madde dokusunu değerlendirdiler. Tüm MRG endeksleri, her üç doku durumunda da en fazla hasar T1L'de olduğu gibi önemli bir hasar olduğunu gösterdi. Endeksler arasındaki korelasyon r = 0,18 ile r = 0,87 arasında değişti. MWF, T2L'yi NAWM'den ayırt ederken en duyarlı iken, MTR, T1L'yi NAWM'den ve T2L'den ayırırken en duyarlıydı.
Çalışmada dört ölçümü bir ana bileşen analizi yoluyla tek bir ölçümde birleştirmek, hasara herhangi bir tek ölçümden daha duyarlı bir ölçüm vermedi. Araştırmacılar bulguların, metriklerin birbirleriyle korele olduğunu, ancak patolojinin farklı yönlerine duyarlı olduğunu gösterdiğini belirttiler. Bu farklılıklardan yararlanmanın terapötik girişimlerin etkilerini test eden klinik çalışmalarda faydalı olabileceğini aktardılar.
Lipp et al. Comparing MRI metrics to quantify white matter microstructural damage in multiple sclerosis, Hum Brain Mapp. 2019;1–16.
+ Tüm Referansları Göster