
1815 yılında Vogel ve Pelletier, sarı renkli pigmenti zerdeçal köksaplarından izole ederek kurkuminin olağanüstü bilimsel keşfini yapmış ve 1842'de püre kurkumini sentezlemişlerdir. Roughly ve Whiting, 1973'te kimyasal yapı detayını anlatmıştır. Yirminci yüzyılın sonuna kadar, kurkuminin biyolojik önemi araştırılmamıştır. Hem Amerikalılar hem de Avrupalılar başlangıçta kurkuminine çok az ilgi duymuşlardır. Çeşitli Hintli tıbbi sistemler eski zamanlardan beri zerdeçal kullanıyor olsa da, Alman bilim adamları, 1926'da kurkuma bitkisinin köklerinden elde edilen yağların terapötik potansiyelini belirlediklerinden, 1920'lerin başında ayrıntılı bir araştırma başlatmışlardır.
Kurkumin, doğrudan zerdeçal olarak veya yemek tariflerindeki mutfak malzemelerinden biri olarak, Asya'da yaygın olarak tüketilmektedir. Kurkuminin farklı organ sistemlerindeki faydaları, birçok nörolojik hastalık ve kanserde yaygın olarak bildirilmiştir.
Kurkumin, güçlü antioksidan, antienflamatuar, anti-kanser ve antimikrobiyal aktivitelerinden dolayı küresel bir ilgi görmüştür. Diyabet ve artritte olduğu gibi karaciğer, böbrek ve kalp damar hastalıklarında da kullanılır. Son zamanlarda, nörodejeneratif hastalıkların başlamasını önlemek veya geciktirmek için kurkumin kullanımı konusunda artan bir ilgi vardır.
Biyoyararlanımı Düşük
Çeşitli klinik çalışmalar, Alzheimer hastalığı, Parkinson hastalığı, Multipl Skleroz, Huntington hastalığı, Prion hastalığı, felç, Down sendromu, otizm, Amyotrofik lateral skleroz, anksiyete, depresyon ve yaşlanma gibi çeşitli nörolojik hastalıklarda kurkuminin potansiyel etkinliğini kanıtlamıştır.
Çeşitli hayvan modelleri ve insan klinik denemeleri, kurkumin yüksek güvenlik indeksini doğrulamış olsa da, bu bileşiğin temel sınırlaması zayıf biyoyararlanımıdır. Kurkuminin düşük bir emilim oranına, bağırsaklarda yüksek biyotransformasyon oranına ve sistemik dolaşımdan hızlı eliminasyon oranına sahip olduğu rapor edilmiştir. Kurkuminin sınırlaması zayıf biyoyararlanımı olduğu için, bazı araştırmalar bioperin veya diğer stabilize edici maddeler ile birleştirerek biyoyararlanımını ve terapötik etkinliğini arttırmaya odaklanmıştır. Kurkumin, antik çağlardan beri bir ilaç olarak kullanılmış ve bilimsel olarak nöroprotektif etkilere sahip olduğu kanıtlanmış olsa da, biyoyararlanımını arttırmak için daha fazla araştırma yapılması gerekmektedir. Bu, kurkumini bazik stabilize edici bir ajan tanımlayarak başarılabilir. Ayrıca, kurkuminin beyindeki terapötik etkilerini ortaya çıkaran mekanizmaları ve moleküler yolakları deşifre etmek de aynı derecede önemlidir.
Abid Bhat, Arehally M. Mahalakshmi, Bipul Ray, Sunanda Tuladhar, Tousif A. Hediyal, Esther Manthiannem, Jagadeeswari Padamati, Ramesh Chandra, Saravana B. Chidambaram, Meena K. Sakharkar. Benefits of curcumin in brain disorders, BioFactors. 2019;1–24.
+ Tüm Referansları Göster