
Aralık 2019'da şiddetli akut solunum sendromu koronavirüs-2'nin (SARS-CoV-2) ortaya çıkmasından bu yana, virüs hızla yayıldı ve küresel koronavirüs hastalığı 2019 (COVID-19) pandemisine neden oldu. Uzmanlar bu pandeminin ayrıca, merkezi sinir sisteminin kronik, tekrarlayan bir otoimmün bozukluğu olan nöromiyelitis optika spektrum bozukluğu (NMOSD) hastaları için sağlık endişelerini de artırmış olduğuna dikkat çekmişlerdir. Son zamanlarda, seronegatif AQP4– immünoglobulin G (AQP4-IgG) olan NMOSD hastalarının bir alt kümesinin, hücre bazlı bir testle (CBA) serum miyelin oligodendrosit glikoproteini (MOG) –IgG'ye sahip olduğu bulunmuştur. Seropozitif AQP4-IgG'li hastalardan farklı bir patogenez ve prognoza sahip olduklarını gösteren artan kanıtlar olduğundan, MOG-IgG ile ilişkili hastalık olarak adlandırılan yeni bir farklı hastalık varlığına sahip oldukları kabul edilmiştir. Bir NMOSD atağı, genellikle felç ve bazen bulbar disfonksiyonuyla sonuçlanmakla birlikte bilim insanları bunun da hareketliliği sınırlandırarak ve öksürüğü bozarak COVID-19 duyarlılığını ve şiddetini artırabileceğini belirtmişlerdir. Ek olarak, NMOSD'de nüksü önlemek için kullanılan immünsüpresif terapinin, bağışıklık sistemini değiştirerek bu hastaları enfeksiyonlar için potansiyel hedef haline getirebileceği bildirilmiştir. Bu nedenle, pandemi sırasında bu hastalarda COVID-19 enfeksiyonu ve NMOSD immünosupresif tedavisi, önceki birkaç çalışmanın odak noktası olmuştur. Bununla birlikte, enfeksiyon riskine ek olarak, COVID-19; sürekli tedavi ile ilgili zorlukları, tıbbi prosedürlerdeki değişiklikler ve pandemiden kaynaklanan zihinsel stresler dahil olmak üzere, bu hastaların yaşamlarının diğer yönlerini de etkilemiştir. Bu ek faktörler, NMOSD hastalık aktivitesini artırarak hastanın yaşam kalitesi üzerinde derin bir etki yaratabilmesine karşın, bugüne kadar bunu destekleyecek sınırlı veriler olduğu bildirilmiştir.
COVID-19 enfeksiyonları ve önleyici tedbirler
Bu nedenle araştırmacılar, klinisyenlere bu pandemi çağında NMOSD hastaları için hem enfeksiyon hem de nüks riskinin önemli olduğunun bir göstergesi olarak ve daha iyi yönetimi ve sonuçları teşvik etmek için COVID-19'un NMOSD hastaları üzerindeki enfeksiyon riskinin ötesindeki etkisi üzerine kesitsel bir kohort çalışması yürüttüklerini bildirmişlerdir. Kayıt çalışmasındaki tüm NMOSD hastalarına 1 Ocak 2011'den 1 Haziran 2020'ye kadar çevrimiçi bir anket uygulanmış olmakla birlikte; klinik demografik özellikler, bağışıklık durumu, nüksler, tedaviler, COVID-19 enfeksiyonları ve önleyici tedbirler değerlendirilmiştir. Çalışmaya 752 kayıtlı hastadan, nitelikli verilere sahip 535'inin dahil edildiği bildirilmiştir. Bir takım immünosupresanlar dahil olmak üzere pandemi sırasında toplam 486 önleyici tedavi kullanıldığı belirtilmiştir. Araştırmacılar ne medyan immün hücre sayımının ne de immünoglobulin seviyelerinin, immünosupresyonu olan veya olmayan hastalar arasında önemli ölçüde farklı olmadığını gözlemlemişlerdir. Pandemi sırasında hiçbir hastaya COVID-19 teşhisi konmadığı ve çoğunluğunun bir veya daha fazla etkili koruyucu önlem aldığı bildirilmiştir. Bununla birlikte, pandemiye bağlı tedavi kesintisi olan 33 hastada öncesine göre önemli ölçüde daha yüksek yıllık relaps oranı (ARR) gözlenirken, sürekli tedavi gören veya tedavi almayan hastalarda ARR değişiklikleri görülmemiştir. Nüks olan hastalarda kesinti sıklığının, olmayanlara göre anlamlı olarak daha yüksek olduğu gözlemlenmiştir. Sonuç olarak araştırmacılar, pandemi sırasında stabil NMOSD hastaları için, tedavinin kesilmesine bağlı nüks riskinin, koruyucu önlemler kullanıldığında COVID-19 enfeksiyonu riskinden daha yüksek olabileceğini ve sürekli relaps önleme tedavilerinin gerekli olabileceğini belirtmişlerdir.
Yin H, Zhang Y, Xu Y, Peng B, Cui L, Zhang S. The Impact of COVID-19 on Patients With Neuromyelitis Optica Spectrum Disorder Beyond Infection Risk. Front Neurol. 2021 Mar 22;12:657037. doi: 10.3389/fneur.2021.657037. PMID: 33828524; PMCID: PMC8019749.
+ Tüm Referansları Göster