Pankreas Kanseri Tümörlerinin Açlığı Önlemek İçin Kullandıkları Mekanizmalar Tedavide Yeni Bir Hedef Olabilir Mi?

Kaliforniya Üniversitesi San Diego Tıp Fakültesi ve Moores Kanser Merkezi'ndeki bilim insanları tarafından yönetilen uluslararası bir araştırma ekibi Cancer Cell dergisinde 18 Mart 2021'de çevrimiçi olarak yayınlanan yeni bulgularda, pankreas kanseri hücrelerinin, büyümelerine ve yayılmasına yardımcı olmak için mevcut tedavilere meydan okuyarak gerekli besinleri bulmak için nasıl alternatif bir yöntem kullandıklarını açıklamışlardır. Pankreas kanseri, Amerika Birleşik Devletleri'ndeki tüm kanserlerin yaklaşık yüzde 3'ünü oluşturmasına karşın en agresif ve ölümcül olanlardan biridir ve her yıl tüm kanser ölümlerinin yüzde 7'si ile sonuçlandığı bildirilmiştir. Yapılan çalışmalar pankreas kanserinin özellikle metastaz yaptıktan sonra ölümcül olduğunu ve beş yıl sonra hayatta kalanların sayısının yüzde 37'den sadece yüzde 3'e düştüğünü göstermiştir.

Tüm kanser hücreleri sürekli bir besin kaynağına ihtiyaç duymakla birlikte, bazı kanser türlerinin konağın kan kaynağından besinleri almak için kendi vasküler ağlarını oluşturarak bunu başardığı bildirilmiştir. Ancak diğer kanserler, özellikle pankreas duktal adenokarsinomu, sadece kötü huylu hücreler ve normal konakçı dokular arasında bir tür bölme çizgisi olarak değil, aynı zamanda kanser hücrelerinin kan temini dahil olmak üzere yeterli kaynakları elde etmesini engelleyen kalın bir bağ dokusu ve hücre dışı moleküller tabakasıyla çevrilidir. Sonuç olarak, pankreas ve diğer beslenme açısından stresli kanserler, özellikle hızla büyüyen tümörlerde yüksek bir risk olan açlıktan ölümden kaçınmak için bir dizi uyarlanabilir mekanizma kullanmaktadır. Bilim insanları böyle bir mekanizmanın otofaji veya kendi kendine yeme olduğunu belirtmişlerdir. Otofaji, beslenme açısından stresli kanserlerin hücre içi proteinleri, özellikle denatüre veya hasar görmüş proteinleri sindirmesine ve serbest bırakılmış amino asit yapı taşlarını metabolizmalarını beslemek için bir enerji kaynağı olarak kullanmasına izin vermektedir. Otofajinin pankreas kanserinde arttığını gösteren geçmiş araştırmalar, kendi kendine yemeyi engellemenin tümörleri açlıktan öldürmek için kullanılabileceği fikrine yol açmıştır.

Makropinositoz adı verilen farklı bir besin tedarik yolu

UC San Diego Tıp Fakültesi Farmakoloji ve Patoloji Profesörü Michael Karin, geleneksel kemoterapi ile birlikte otofajik protein degradasyonunu inhibe eden bileşiklerin kullanıldığı çoklu klinik çalışmaların, tek başına kemoterapiye kıyasla herhangi bir ilave terapötik fayda sağlamadığını belirtmiştir. Yeni çalışmada, Karin'in laboratuvarında doktora sonrası araştırmacı ve çalışmanın ilk yazarı olan Hua Su ve ortak çalışanlar, pankreas kanserlerinin neden otofajiden sağ kaldığını ve aslında gelişmekte olduğunu araştırdıklarını bildirmişlerdir. Otofajinin engellenmesinin, Yunancadan büyük miktarda içme veya yutkunma için türetilen makropinositoz adı verilen farklı bir besin tedarik yolunun hızlı bir şekilde yukarı regülasyonuna veya artmış aktivitesine neden olduğunu bulmuşlardır. Makropinositoz, otofaji tehlikesi bulunan ve beslenme açısından stresli kanser hücrelerinin eksojen proteinleri almasını, sindirmesini ve amino asitlerini enerji üretimi için kullanmasını sağlamaktadır. Hua Su, bunun otofaji inhibitörlerinin neden pankreas kanserini aç bırakmadığını ve gerilemesini indükleyemediğini açıkladığını ifade etmiştir. Su, otofaji engellendiğinde, kanser hücrelerinin kendilerini beslemek için basitçe farklı bir mekanizmaya başvurduklarını da sözlerine eklemiştir. Su ve meslektaşları, fare kanseri modellerini ve farelerde yetiştirilen insan pankreas kanserlerini kullanan deneylerde, otofaji ve makropinositoz inhibitörlerinin bir kombinasyonunun hızlı ve neredeyse tam tümör gerilemesiyle sonuçlandığını bulduklarını bildirmişlerdir. Kıdemli yazar Karin, bu sonuçların, pankreas kanseri metabolizmasının plastik yapısının başka bir örneğini sunduğunu belirtmiş, aynı zamanda, iki ana besin tedarik yolunun birleşik inhibisyonunun, tümör açlığına ve sonuçta küçülmeye neden olan başarılı bir enerji tedariği blokajı ile sonuçlanabileceğini de gösterdiğini sözlerine eklemiştir.