
Yeni bir çalışma, rektal kanser için radyoterapi alan kadınların artmış rahim ve yumurtalık kanseri riski altında olabileceğini öne sürmektedir. JAMA Network Open'da yayınlanan bir rapora göre araştırmacılar, rektal kanser teşhisi konan 20.000'den fazla kadın hastayla ilgili SEER veritabanından alınan bilgilerin analizinde, tedavinin üç kat artmış uterus kanseri riski ve iki kat artmış yumurtalık kanseri riski ile ilişkili olduğunu bulmuşlardır. Ulusal Merkez / Kanser Hastanesi, Çin Bilimler Akademisi ve Pekin'deki Pekin Birliği Tıp Koleji'nden çalışmanın baş yazarlarından olan Xu Guan, analizlerinde, SGMN'nin (ikinci jinekolojik kötü huylu neoplazmalar) dinamik riskini ve insidansını değerlendirdiklerini belirtmiştir.
Xu Guan, yumurtalık kanseri gelişimi için en yüksek radyoterapi ile ilişkili risk 20 yıldan fazla bir gecikmeden sonra bulunmasına karşın uterus korpusu kanseri için en yüksek riskin beş ila 10 yıl içinde bulunduğunu ifade etmiştir. Ayrıca Xu Guan, bu bulgunun, radyoterapi sonrası yumurtalık kanserinin tespiti için uzun vadeli izlemin garanti edilebileceğini, ancak uterus korpusu kanseri için izlemin erken gecikme döneminde göz önünde bulundurulması gerektiğini göstermekte olduğunu sözlerine eklemiştir. Araştırmacılar, rektal kanser için radyoterapi tedavisinin jinekolojik malignite riskini artırıp artırmayacağını araştırmak için 1 Ocak 1973 ile 31 Aralık 2015 arasında toplanan Gözetim, Epidemiyoloji ve Son Sonuçlar (SEER) veritabanından alınan bilgilere başvurmuşlardır. Analize rektal kanser veya rektosigmoid kanser teşhisi konulan kadın hastalar dahil edilmiştir. Hariç tutma kriterlerinin rektal kanserin ilk primer kanseri olmadığı, 20 yaşından küçük hastalar, uzak evresi olan hastalar, rektal kanser teşhisi sonrası beş yıldan daha az hayatta kalan hastalar, ameliyat edilmeyen hastalar, radyoterapi, ameliyat, yaş, tümör evresi, ırk, hayatta kalma durumu veya takip bilgileri hakkında eksik verileri olan hastaları içerdiği bildirilmiştir.
SGMN'lerin kümülatif insidansları
Araştırmacılar, kriterlerine uyan, radyoterapi almayan 14.832 ve tedavi gören 5.310 toplam 20.142 kadın belirlediklerini ve medyan takip süresinin 140 ay olduğunu belirtmişlerdir. Beş yıllık bir gecikme sonrasında, radyoterapisiz grupta 176 hastada ve radyoterapi grubunda 144 hastada SGMN geliştiği gözlemlenmiştir. Çalışmada rektal kanser tanısından sonra kombine SGMN'lerin kümülatif insidansının %2.16 ve radyoterapi almayan hastalarda insidansın %1.53, radyoterapi alan hastalarda %4.53 olduğu bildirilmiştir. Organa özgü analizlerde, uterus korpusu kanseri, yumurtalık kanseri ve diğer SGMN'lerin kümülatif insidansları, radyoterapi grubunda uterus korpusu kanseri, yumurtalık kanseri ve diğer SGMN'ler dahil olmak üzere radyoterapisiz gruba göre önemli ölçüde daha yüksek olmasına karşın, rahim ağzı kanseri için fark gözlemlenmemiştir. Araştırmacılar alt grup analizinde, birleşik SGMN'ler için ayarlanmış göreceli ek risk riskinin 2,82 olduğunu belirtmişlerdir. Ayrıca çalışmada uterus korpusu kanseri, yumurtalık kanseri ve diğer SGMN'ler için artan bir risk gözlenmemiştir. New York'taki Mount Sinai'deki Icahn Tıp Fakültesi radyasyon onkolojisi bölümünde yardımcı doçent olan Dr.Zahra Ghiassi-Nejad, yapılan bu çalışmanın, uygun gecikme seçimi ve sağlam istatistiksel yaklaşım ile çok zarif bir popülasyon temelli çalışma olduğunu belirtmiştir. UPMC Hillman Kanser Merkezi'nde bir radyasyon onkolojisi uzmanı olan Dr.Susannah Ellsworth, yeni çalışmanın sınırlamaları olduğunu belirtmiştir. Dr. Ellsworth, bu verilerin herhangi bir tedavi kararı vermek için kullanmamaya dikkat ettiğini ifade etmiş ve bunu hipotez üreten bir çalışma olarak gördüğünü sözlerine eklemiştir.
Linda Carroll, Radiotherapy for Rectal Cancer Linked to Risk for Later Malignant Gynecological Neoplasms, Medscape, Jan 08, 2021.
+ Tüm Referansları Göster