
Tüm dünyada her yıl önemli sayıda kişi sepsis nedeniyle hayatını kaybetmektedir. Sepsis, hem ağır bir ekonomik hem de insani bir maliyet taşır. Oldukça tehlikeli ve ölümcül bir durumdur ve görülme oranı tüm dünyada giderek artmaktadır. Bir hastanın sepsis olup olmadığını belirlemek için kabul edilmiş bir "altın standart" test henüz mevcut değildir. Bu durum tanı aşamasında ciddi sıkıntılara neden olmaktadır. Yanlış sepsis tanısı konması, hastanede yatış süresinin uzaması, Clostridium difficile enfeksiyonları ve sağlık harcamalarının artması gibi gereksiz antibiyotik kullanımına bağlı ortaya çıkan kötü hasta sonuçlarına neden olabilmektedir. Son zamanlarda sepsis tanısında yeni yaklaşımlar geliştirmek amacıyla, prokalsitonin taramasının geçerli bir tarama aracı olarak kullanımı araştırılmaya başlanmıştır.
2012 Sepsis Sağkalım Kılavuzu’nda, prokalsitonin sepsis için tanısal kriter olarak ortaya çıkmasına rağmen, maliyet nedeniyle prokalsitonin testinin standart uygulamada kullanımı kabul edilmemiştir.
Yapılan yeni bir araştırmada, prokalsitoninin testinin sepsis bakımının daha etkin bir şekilde yönetilmesine yardımcı olup olamayacağı araştırıldı. Araştırmacılar, yoğun bakım ünitesine yatışın ilk gününde prokalsitonin taramasının kullanımının, hastanede kalış sürelerinde önemli ölçüde bir kısalma ile birlikte tedavi masraflarında genel bir düşüş ile ilişkili olduğunu buldular.
Araştırmacılar yaptıkları retrospektif çalışmada, "Premier Healthcare veri tabanından 15.041.827 hasta vakasını incelediler. Bu hastaların 730.088’i potansiyel bir sepsis, SIRS, septisemi veya şok tanısı ile hastaneye yatışı yapılmış ya da hastaneden taburcu edilmiş kişilerden oluşuyordu. Çalışmaya dahil edilen tüm hastalar 18 yaş ya da üzerindeydi ve yoğun bakım ünitesinde tedavi görmüşlerdi. Hastalar yoğun bakım ünitesinde yatışlarının ilk günlerinde prokalsitonin taraması yapılıp yapılmadıklarına göre iki gruba ayrıldı. Yoğun bakımdaki ilk günde prokalsitonun kılavuzlu tedavi alan hastalarda dikkat çekici şekilde daha kısa hastanede yatış ve daha düşük tedavi maliyeti gibi olumlu sonuçlar gözlemlediler.
Laboratuvar masraflarında hafif bir artış olmasına rağmen, prokalsitonin kılavuzlu tedavi uygulanan hastalar arasında antibiyotik kullanımının daha düşük olduğunu ve akut bakım, nitelikli hemşirelik, ara bakım veya uzun süreli bakım tesislerine geçiş olasılıklarının daha düşük olduğunu tespit ettiler.
Araştırmacılar çalışma bulgularının yoğun bakım ünitesine kabulün ilk günü prokalsitonin taraması yapılmasının, hastanede kalış sürelerinin kısalmasına yardımcı olmanın yanı sıra sepsis tedavisinin daha maliyet-etkin hale getirilmesine yardımcı olabilecek umut verici bir tanı aracı olduğunu işaret ettiğini belirttiler.
Robert A. Balk, Sameer S. Kadri, Zhun Cao, Scott B. Robinson, Craig Lipkin, Samuel A. Bozzette. Effect of Procalcitonin Testing on Health-care Utilization and Costs in Critically Ill Patients in the United States. Chest, 2017; 151 (1): 23
+ Tüm Referansları Göster