Medikaynak Search
Üye Ol Üye Giriş
Medikaynak Menü

Toksoplazmoz, dünya çapında insanları ve diğer sıcakkanlı hayvanları enfekte eden zoonotik bir patojendir. Toksoplazmozun prevalansı ve klinik şiddeti coğrafi bölgelere göre değişmektedir. Birincil enfeksiyondan sonra, parazit doku kistleri içinde uykuya geçer ve ömür boyu varlığını korur. İnsanlara bulaş ise esas olarak, enfekte olmuş hayvanların dışkılarındaki oositler ile kontamine olmuş yiyecek veya suyun tüketilmesinden ya da içinde kist barındıran etlerin az pişmiş olarak yenmesinden kaynaklanır. Toksoplazmoz erişkinlerde büyük ölçüde asemptomatik olmasına rağmen, her yaştaki immün yetmezliği olan hastalarda yaşamı tehdit eden bir fırsatçı enfeksiyondur. Dolayısıyla nakil hastaları da bu fırsatçı patojen açısından risk altındadır.

Günümüzde bu enfeksiyonları önleme tedbirleri donörün, alıcının veya her ikisinin transplantasyon öncesi serolojik taramasına dayanmaktadır. Bununla birlikte bu konudaki kılavuzlar ve yönetmelikler ülkeler arasında büyük ölçüde farklılık göstermektedir. Kemoprofilaksi ile ilgili olarak, Fransa'da çok merkezli bir çalışma, bu alanda tedavi yönetimi ve süresi açısından farklı uygulamalar olduğunu ortaya koymuştur. Bazı uzmanlar, sağkalım oranlarını iyileştirmek için toksoplazma reaktivasyonunun erken teşhisini amaçlayan, hematopoietik kök hücre transplantasyonu (HSCT) hastaları için sıkı bir klinik ve moleküler takip protokolü önermişlerdir ancak bu stratejinin fayda maliyet oranı hala tartışılmaktadır.

Seropozitif Hastalarda Sağkalım Daha Düşük

Transplantasyon sayıları arttıkça, artan sayıda hastanın toksoplazmoz riski altına girdiği düşünülebilir. Bu riski azaltmak için neler yapılabileceğini değerlendirmek isteyen bilim insanları Avrupa'daki HSCT ve katı organ nakli (SOT; kalp, böbrek veya karaciğer) hastaları için toksoplazmoz önleme uygulamalarını, yaygınlığını ve sonuçlarını gözden geçirdiler. Bu çalışmada araştırmacılar 2010-2014 yılları arasında tanı konulan toksoplazmoz vakaları hakkındaki nakil popülasyonu ve bu hastalara uygulanan önleme kılavuzları / düzenlemeleri ve hastaların klinik verileri hakkında elektronik verileri topladılar. Buna ek olarak ülkelerin %80'inde allo-hematopoetik kök hücre vericilerinin serolojik transplantasyon taraması yapılırken %100’ünde de organ donörlerinin taranması yapıldı. SOT alıcıları 6 ülkede sistematik olarak tarandı. Erişilen verilerdeki anti-Toksoplazma kemoprofilaksi oldukça heterojendi. Çalışmada toplam 87 toksoplazmoz vakası kaydedildi (58 allo-HSCTs, 29 SOT). Araştırmacılar yaptıkları analizlerde toksoplazma seropozitif alıcılar ile allo-hematopoetik kök hücre ve karaciğer alıcılarında 6 aylık sağkalım oranının daha düşük olduğunu gördüler. Kemoproflaksi, SOT alıcıları için sonuçları iyileştirmekteydi ancak toksoplazma hala organ nakli alıcıları arasında yüksek mortalite oranlarıyla ilişkiliydi. Araştırmacılar profilaktik tedavileri standardize etmek ve hasta yönetimini optimize etmek için acil olarak yeni kılavuzlara ihtiyaç olduğunu vurguladılar.

Medikaynak Referanslar

Gangneux et al. Toxoplasmosis in Transplant Recipients Emerging Infectious Diseases 2018;24(8):1497-1504.

+ Tüm Referansları Göster
  1. Benzer İçerikler