
Kanserli hastalar arasında hayatta kalanların sayısının giderek artmasıyla kanser kronik, hayatı etkileyen bir durum olarak nitelendirilebilir. Non-Hodgkin lenfoma’ya (NHL) sahip ve hayatta kalan hastalar kanser tedavisinin depresyon, anksiyeteyi içeren, yaşam kalitelerini etkileyen, psikososyal çeşitli advers fiziksel geç etkilerini yaşamaktadırlar. Uzun-dönem sağ kalan hastaların bu problemleri açık şekilde raporlamalarına rağmen bu durum araştırmacılar tarafından daha az dikkate alınmaktadır. Kanserli kişilerin yaşam kalitelerini tanımlamak ve ölçmek kolay değildir. Var olan çoğu ölçüt kanserle ilişkili fiziksel semptomlara odaklanmaktadır ve komorbit durumlarla sonuçlanabilen nefes darlığı ya da hareket kısıtlılığı gibi genel semptomları içermektedir. Yapılan son çalışmalarda, medikal komorbiditeler, kanserin kendi özelliklerinden daha çok sağlık ilişkili yaşam kalitesindeki değişim ile açıklanmaktadır.
Kanserin Etkileri Versiyon 2 Anketi (IOCv2) özellikle uzun dönem kanser sağ kalanlarında yaşam kalitesini ve kanserin hem pozitif hem de negatif etkilerini değerlendirmek üzere tasarlanmıştır. Meme kanseri ve lenfoma sağ kalanlarında kullanılmıştır. Daha önce İngiltere'deki lenfoma ve lösemi hastalarında tanıdan 5-40 yıl sonra depresyon psikolojik stres düzeyleri genel popülasyona göre 3 kat daha fazla bulunmuştur ve bu semptomların negatif IOC skorları ile ilişkili olduğu gösterilmiştir. Kanserlerin tip ve evreleri ya da rekürren olup olmamalarının pozitif ya da negatif IOC üzerinde yaşam kalitesi ile ilişkili olmadığı gösterilmiştir. Pozitif IOC puanları etnik köken, eğitim düzeyi ve sosyal destek gibi faktörleri yansıtan farklı bir ilişki paterni göstermiştir.
Bu faktörlerin etkileşimlerinin nasıl olduğu ve farklı sağ kalımı olan gruplar arasında nasıl farklılık gösterebildiğinin daha iyi anlaşılmasına ihtiyaç vardır. Böylece daha çok ihtiyacı olan bireylerin tanımlanabileceği ve kimin erken fizyolojik müdahalelerden faydalanabileceğinin anlaşılacağı düşünülmektedir. Kanser hastaları için spesifik sağlık müdahalelerinin araştırılması ve geliştirilmesi sadece negatif etkileri azaltmakla kalmayıp kullanılan tedavilerin pozitif etkilerine ulaşma ve devam ettirme potansiyelini de maksimize etmektedir.
Amerika ve İngiltere’den bir grup araştırmacı İngiliz NHL hastalarında IOCv2 kullanarak yaşam kalitesini incelemek ve Amerikan NHL hastaları ile aradaki farklılıkları araştırmak amacıyla bir çalışma yaptılar. 326 İngiliz ve 667 Amerikan NHL hastasına 37-madde IOCv2 ve psikolojik sıkıntılar, yorgunluk ve sosyal destek anketlerini uyguladılar.
Araştırmacılar IOCv2’nin İngiliz hastalarda yüksek iç tutarlılık ile iyi güvenilirlik gösterdiğini gördüler. Amerikan hastalar ile karşılaştırdıklarında ise İngiliz hastalarda dikkat çekici şekilde daha yüksek negatif ve daha yüksek pozitif IOC değerlerine sahipti. Her iki grupta da genç hastalarda tanıdan bu yana geçen süre daha kısaydı ve sosyal destek düzeyleri daha azdı. Yine her iki grupta yüksek negatif IOC yorgunluk ve depresif semptomlar ile dikkat çekici şekilde ilişkiliydi. Yüksek pozitif IOC ise kadın cinsiyet, daha uzun hastalık süresi, tanı sırasında ileri evre ve daha iyi sosyal destek ile ilişkili bulundu. Daha düşük pozitif IOC ise, beyaz etnik köken, yüksek eğitim seviyeleri ve yorgunluk ile ilişkiliydi.
Araştırmacılar çalışma sonuçlarına baktıklarında IOCv2’nin her iki ülke için de güvenilir ve uygulanabilir olduğunu belirttiler. Klinik özelliklerden bağımsız olarak her iki ülkede de psikososyal faktörlerin yaşam kalitesi üzerinde çok önemli etkisi olduğunu söylediler. NHL hastalarında IOCv2’nin kanser ilişkili sonuçların analiz edilmesinde bir tarama ve değerlendirme ölçütü olarak önemli potansiyele sahip olduğuna dikkat çektiler.
Sarker et al. Comparison of the impact of cancer between British and US long-term non-Hodgkin lymphoma survivors, Support Care Cancer. 2016 Nov 8
+ Tüm Referansları Göster