
Uzayda yüzen bir uzaylı yaratık hayal edin. Kendi buharı altında büyüyemez, iletişim kuramaz veya hareket edemez. Bir ev olmadan hareketsizdir. Ona uyan bir gezegenin atmosferine girdiğinde çoğalmaya başlaması dışında bu konuda çok az şey biliyoruz. Yaşıyor mu? Tehlikeli mi?
Bu açıklamadan sonra akla mantıklı bir varlık gelmeyebilir, ancak sadece bir konakçının içinde çoğalabilen genetik materyal parçalarından biraz daha fazla olan virüsleri tanımlamaktadır bu açıklama. Virüsler yabancı görünebilir, ancak bunlar dünyadaki en bol ve tartışmasız en önemli organizmalardır. İnsanlar virüsleri genellikle enfeksiyonla eşanlamlı olarak görürler ve şüphe yoktur ki çiçek hastalığı, AIDS, Ebola ve grip gibi en tehlikeli hastalıklardan bazılarına neden olurlar. Yine de virüsler gelişigüzel öldürme makinelerinden çok daha fazlasıdır. Yapıldıkları genetik materyali inceleme kabiliyetimiz katlanarak arttı ve son beş yılda tanımlanan türlerin sayısı 20 kat arttı. Dahası, bu tuhaf ve çeşitli organizmaların evrimde kilit bir rol oynadıkları ve yaşamın kökenleri için çok önemli olabileceği giderek daha açık hale gelmektedir.
Virüsler Hem Yararlı Hem De Zararlı Olabilir
Önyargılara rağmen, virüs ve konak arasındaki etkileşimlerin hepsi tek taraflı değildir. Diğer bir ifadeyle, virüsler hem yararlı hem de zararlı olabilir. Kuzey Amerika'da yarasa popülasyonlarını ciddi ölçüde tüketmiş olan beyaz burun sendromu adı verilen bir hastalığa neden olan Pseudogymnoascus destructans mantarını ele alalım. Bir virüs bulaştığında, mantar daha başarılıdır ve daha fazla sayıda spor üretir. İnsanlar da bazı virüslerden yararlanır. Bakteriyofaj adı verilen bir grup, hastalığa neden olan bakterileri öldürerek bizim sağlıklı olmamıza yardımcı olur. Dahası, araştırmacılar bu fajları bakteriyel enfeksiyonları tedavi etmek için kullanmaya başladılar. Virüsler, hayatta kalmak için gerekli genleri sağlayarak bir konağın genetik kodunun önemli bir parçası bile olabilir.
Tarihsel olarak, virüs araştırmalarına olan yaklaşım neredeyse tamamen insan merkezliydi ve öncelikle vücut sağlığına veya ekonomik sağlığa zarar verebilecek virüslere odaklanılmaktaydı. Şimdi, virologlar her şeyin değişmesi gerektiğini savunuyorlar. Virüslerin doğası gereği tehlikeli olduğu yönündeki önyargılı görüşle yüzleşmeliyiz. Virüslerin gerçekte ne olduklarını, nereden geldiklerini ve Dünya üzerindeki yaşamın her yönünü nasıl etkilemeye devam ettiklerini daha iyi anlamak gerekir. Bunun sonucunda, virüslerin gözlerimizi bu garip dünyaya açmaktan, hastalıkları önlememize yardımcı olmaya ve yaşamın kökenini anlamamıza kadar birçok katkısı olacaktır. Hatta gelecekte doğal dünyanın nasıl değişeceğine dair fikir bile verebilirler.
The zombie world of viruses could hold the key to evolution itself. NewScientist Magazine issue 3264 , published 11 January 2020.
+ Tüm Referansları Göster