
Bilim insanları, yüksek teknolojili sensörleri ve otomatik besleme ekipmanlarını kullanarak, kalori kısıtlı diyetlerin etkilerini incelemek için yeni bir beslenme sistemi geliştirdiler. Bu sistemle az kalori almanın yaşam üzerindeki etkisi ve hangi zaman aralığında yemek yenmesi gerektiğine cevap aramaya çalıştılar. Yayınlanan bulgular arasında, diyetteki farelerin gün içinde çok kısa bir zaman aralığındaki yemekleri nasıl tükettiğini ve beklenmedik şekilde nasıl aktif olduklarını belgeledi. Bu veriler beslenme, metabolizma ve davranış arasındaki önceden bilinmeyen ilişkileri ortaya koymaktadır. İnsan davranışlarına tercüme edilen bu araştırma, diyetin sadece gündüzleri uyanık ve aktif olduğumuz zaman kalori tüketildiğinde etkili olacağını ve geceleri yanlış zamanda yemek yemenin diyet yaparken bile kilo verdirmeyeceğini gösteriyor.
Bilim adamları, kilo vermenin yanı sıra, yiyecek tüketiminin zamanlamasının kişinin sirkadiyen ritimlerini ve yaşam boyu beslenme alışkanlıklarını etkilediğine inanıyor. Çalışma, farelerin gündüz / gece döngülerini farklı yem çizelgeleri altında test ederek bu fikri güçlendirdi. Çalışmada fareler beş gruba ayrılarak izlendi. Elde edilen sonuçlara göre, beş grup arasında kilo kaybeden tek grup yalnızca normal beslenme / aktif döngü sırasında yiyen düşük kalorili plandaki farelerdi. Oysa ki diğer bir grup da benzer miktarda beslense de aktif saatler yerine gün ışığındaki dinlenme saatleri boyunca beslenmekteydi. Normal ışık karanlık döngüsü sırasında yanlış zamanlarda beslenen farelerin geceleri aktif kaldığı ve kronik uyku yoksunluğuna sahip olduklarını düşündürdüler . Besin alımının zamanlamasını hesaba katmadan, kalori azalmasının yaşam döngüsü üzerindeki etkilerini inceleyen araştırmalar, uyku eksikliği ve senkronize edilmemiş sirkadyen ritimler gibi gizli faktörlerin sonuçlar üzerinde etkili olabileceğini buldular.
Acosta-Rodríguez VA, et al. Mice under Caloric Restriction Self-Impose a Temporal Restriction of Food Intake as Revealed by an Automated Feeder System. Cell Metabolism, 2017; 26 (1): 267 DOI: 10.1016/j.cmet.2017.06.007
+ Tüm Referansları Göster