
Vücudumuz sabit bir çekirdek sıcaklığını korumak için çabalar. Ortam sıcaklığı çok yüksek olduğunda, kendimizi soğutmaya çalışmak için refleks ve davranışsal adaptasyonlara gireriz. Hissedilen rahatsızlık, davranışsal düzenlemeler için motivasyondur.
Fizyolojik açıdan bakıldığında, çekirdek sıcaklığını vücut düzenler. Çekirdek sıcaklığındaki küçük değişiklikler ısı bitkinliği, ateş ve sıcak çarpması gibi durumlara yol açabilir. İnsanlar çekirdek vücut sıcaklığımızın bilinçli olarak farkında değildir. Vücut, çekirdek sıcaklığını izleyen sensörlere sahip olsa da, sıcaklık algısı sadece cilt sıcaklık sensörlerinden gelir.
Çok çeşitli ortam sıcaklıkları boyunca nispeten kararlı bir çekirdek vücut sıcaklığı korunur. Çekirdek vücut sıcaklığı, geniş bir ortam sıcaklığı aralığında (12-48⁰C kadar) yalnızca 0.5⁰C arasında değişir. Vücudun çekirdek sıcaklığını bu kadar dar bir aralıkta kısıtlama kabiliyeti, çekirdek sıcaklığındaki gerçek bir değişiklik olmadan önce çekirdek sıcaklığının kontrol edilmesi için reflekslerin oluşması gerektiği anlamına gelir.
Cilde kan akışını kontrol etmek, iç vücut sıcaklığını kontrol etmenin önemli bir yoludur. Dolaşım sistemi kan ile ısıyı da taşır, böylece kanın aktığı yerin değiştirilmesi vücudun ısının nereye gittiğini belirlemesine izin verir. Cilde kan akışının azalmasıyla, vücutta ısı korunur ve cilde kan akışının artması ile çevreye ısı kaybedilir.
Soğuk ortamlarda, tüm ısıyı tutmak için cilde neredeyse hiç kan akışı olmaz. Bu yüzden, çok üşüdüğümüzde, cildimiz solgun ve soluktur. Sıcak ortam sıcaklıklarında, cildin içindeki tüm ısıyı dışarı atmaya çalışmak için cilt kan akışı dakikada yedi litreye kadar yükselebilir. Bu, normalin 23 katı bir artış ve kalpten pompalanan toplam kan hacminin yaklaşık %35'idir.
Derideki kan akışının mükemmel kontrolü, vücudun çekirdek sıcaklığını korumak için herhangi bir düzenleyici faaliyete girmediği optimum bir ortam sıcaklığı (termon-nötr) olduğu anlamına gelir. Bu, cilt kan akışı dakikada yaklaşık 300 mL olduğunda gerçekleşir.
Sıcaklık kontrolü için diğer mekanizmalar oldukça farklıdır. Soğuk ortamlarda, vücut çekirdek sıcaklığını korumak için ısı oluşumunu arttırır. Bir yöntemler, kasları hareket ettirmek ve daha fazla ısı üretmek için metabolizmayı hızlandırmaktır.
Sıcak ortamlarda, hava sıcaklığı cilt sıcaklığından yüksek olduğunda (kabaca 33⁰C'nin üzerindeki ısılar), ısı kaybı yalnızca terleme ile gerçekleşir. Ter cildimizden buharlaştığında serinletici bir etkiye sahiptir. Terleme veya ıslak cilt, vücuttan kaybedilen ısı miktarını on kat artırabilir.
Ilık Duş Uzun Vadede Daha Serinletici
İnsanlar yaklaşık 28⁰C 'lik bir ortam sıcaklığında ve 29-33⁰C'lik bir cilt sıcaklığında en konforludur. Bu sıcaklıktan ne kadar uzak kalınırsa o kadar rahatsız hissedilir. Vücudumuz cilt sıcaklığındaki değişikliklere çekirdek sıcaklığından daha fazla yanıt verir. Bu nedenle, vücudun bir kısmını soğutursak cilt kan akışı azalır ve cilt sıcaklığı düşer. Çünkü soğuk su ciltte soğuk sıcaklık reseptörü aktivasyonuna neden olur. Cilt sıcaklığı konfor bölgesine girdiği için daha rahat hissedilir. Ancak cilde daha az kan akması nedeniyle, içeride daha fazla ısı tutulur, böylece çekirdek sıcaklıkta istenmeyen bir genel artışa yol açar.
Serinlemek için soğuk bir duş iyi bir seçim olabilir. Soğuk su ve ciltteki kan akışının azalmasından dolayı daha serin hissedilir, ancak aslında cildimizde cildin kan akışı olmadan vücuttan ısı kaybının azalması nedeniyle çekirdek ısısı yüksek kalır. Birkaç dakika sonra tekrar sıcak hissedilir. Ancak ciltte sıcak bir his olması cilde kan akışının artmasına ve vücuttan ısı kaybına neden olur. Bu nedenle, yazın serin kalmak için, soğuk bir duş (su sıcaklığı 20-25⁰C) değil, ılık bir duş (su sıcaklığı yaklaşık 33⁰C) daha etkili olacaktır. Başlangıçta sıcak görünse de birkaç dakika sonra uzun vadede daha iyi konfor sağlayacaktır.
Yossi Rathner, Joshua Luke Ameliorate, Mark Schier. Health Check: do cold showers cool you down?, The Conversation 2019.
+ Tüm Referansları Göster