
Geçtiğimiz yirmi yıldaki araştırmalar bağırsaktaki mikrobik organizmaların sağlık ve hastalığı birçok yönüyle etkilediğini, özellikle bağışıklık fonksiyonu, metabolizma ve enfeksiyona dirençle ilişkili olduğunu ortaya koymuştur. Son yıllarda yapılan çalışmalar, bağırsak mikroplarının Parkinson hastalığına, Alzheimer hastalığına ve diğer nörodejeneratif koşullara neden olabileceği ya da bunları kötüleştirebileceğini göstermiştir. Louisville Üniversitesi nöroloji profesörü Robert P. Friedland ve Michigan Üniversitesi profesörü Matthew R. Chapman, yeni bir makalede, bağırsak mikrobiyotası ile beyin arasındaki etkileşimi tanımlamak için yeni bir terim önerdi. Friedland ve Chapman, mikropların (bakteri, mantar ve diğerleri) ürettiği amiloid proteinlerin proteinlerin yapısını değiştirip (proteopati), sinir sistemindeki inflamasyonu arttırdığı, böylece beyin hastalığını başlattığı veya arttırdığı süreç için "mapranosis" terimini önermektedir. Terim, Microbiota Associated Protepathy and Neuroinflammation + osis’den (süreç) türetilmiştir. Friedland, sürecin bir isme sahip olmasının sürecin farkındalığını ve terapötik fırsatlara yol açan araştırmaları kolaylaştıracağını umuyor.
Bağırsak Beyin Ekseni
İnsan vücudunda yaşayan çok sayıdaki mikroorganizmanın araştırılması son yıllarda önemli ölçüde genişledi. Genomik analizler, vücudun içinde ve çevresinde yaşayan bakterilerin, virüslerin, mantarların, arkeaların ve parazitlerin çeşitliliğini ortaya çıkarmaya başladı. Bunların çoğunluğu bağırsaktaydı. Daha da yakın zamanlarda, araştırmacılar, bağırsakta yaşayan mikroplar tarafından üretilen proteinlerin ve diğer metabolitlerin beyin dahil vücudun diğer bölgelerindeki işlevlerini nasıl etkilediğini araştırmaya başladılar. Bununla birlikte, henüz bu sistemlerin nasıl işlediğine dair tam bir anlayışımız yok. Mikrobiyota ve beyin arasındaki ilişki "bağırsak-beyin ekseni" olarak adlandırılır.
Beyindeki nöronlar tarafından üretilen yanlış katlanmış amiloid proteinlerin toplanmasının Alzheimer hastalığı, Parkinson hastalığı ve amyotrofik lateral skleroz (ALS) gibi nörodejenerasyon ve koşullarla ilişkili olduğu anlaşılmaktadır. Son çalışmalar, bağırsak bakterileri tarafından üretilen bakteriyel amiloid olarak adlandırılan benzer protein yapılarının, nörodejeneratif süreçlerin başlatılmasında rol oynayabileceğini göstermektedir. Bakteri amiloidleri, ağız dahil olmak üzere GI sistem yolunda yaşayan çok çeşitli mikroplar tarafından üretilmektedir.
Mikrobiyota’nın Etkileri Nelerdir?
Bu makalede, Friedland ve Chapman, mikrobiyota ve onun ürünlerine ilişkin diğer faktörleri ve bunların nörodejeneratif bozuklukları nasıl etkilediğini ele alıyor.
- Mikrobiyota, merkezi sinir sistemi de dahil olmak üzere vücudun tamamındaki immün süreçleri modüle eder (arttırır).
- Mikrobiyota, nörodejenerasyona katkıda bulunan oksidatif toksisite (serbest radikaller) ve buna bağlı iltihaplanmaya neden olabilir.
- Mikrobiyota tarafından üretilen metabolitler faydalı (sağlıklı kalıcı) ya da zararlı (patojenik) olabilir.
- Ana genetik, mikrobiyota popülasyonlarını etkiler ve bağırsak beyin ekseninin iki yönlü olduğunu gösterir.
Friedland, bu alandaki daha ileri araştırmaların sıklıkta artan ve etkili tedavilerin az olduğu bu nörodejeneratif hastalıklar için terapilere yol açabileceğine inanıyor.
Friedland RF et al. The role of microbial amyloid in neurodegeneration. PLOS Pathogens, 2017; 13 (12): e1006654 DOI: 10.1371/journal.ppat.1006654
+ Tüm Referansları Göster