
Yaygın psikolojik rahatsızlıklar arasında olan bipolar bozukluk ve depresyon, çoğu zaman benzer semptomlara sahip olduklarından doğru teşhis edilmeleri zor olabilir. Bu iki hastalık, bipolar bireylerde ek olarak mani yaşanması dışında neredeyse aynıdır. Bu iki hastalığı ayırt etmek zordur. Bu durum, tedaviler önemli derecede ilk tanıya bağlı olarak değiştiği için önemli bir klinik zorluk ortaya koyar. Yanlış tanı; tamamen farklı bir rahatsızlık için tedavi gördüklerinden, hasta için sosyal ve ekonomik anlamda olumsuz sonuçlara yol açar. Bu nedenlerle hastalıkları güvenilir bir şekilde ayırt edebilen beyin belirteçlerini tanımlamak, çok büyük klinik fayda sağlayacaktır.
Bipolar bozukluğu olan hastaların yaklaşık % 60'ına başlangıçta "Major depresif bozukluk" olarak yanlış tanı konur. Bu hastalara bipolar bozukluk tanısı konması on yıl kadar sürebilir. Bipolar bozukluk sıklıkla hastalığın depresif fazında ortaya çıkar ve bipolar depresyon klinik belirtiler açısından majör depresyona benzerdir. Duyguların işlenmesi bu bozuklukların altında yatan temel bir sorundur. Amigdala reaktivitesi gibi mekanizmaya dayalı nöral belirteçler, duygu durumdan ve akut semptomlardan bağımsız olarak, ayırt edilmesi zor olan bipolar ve unipolar depresif bozuklukların tanınmasında yeni bir yaklaşım sunmaktadır. Duyguya bağlı amigdala reaktivitesinin, bipolar depresyonu olan hastaları unipolar depresyonlu hastalardan ayırdığı saptanmışsa da, bu farkın akut depresif bir duygu durumun yokluğunda ayrım sağlayıp sağlamadığı bilinmemektedir.
Yapılan yeni bir çalışmada, bu boşluğun anlaşılması için remisyonda bipolar bozukluğu (BB) ve unipolar major depresif bozukluğu (MDB) olan hastalar incelendi. Araştırmacılar; öfke, korku, üzüntü, tiksinti ve mutluluk gibi yüz ifadelerini işleyen bir hastada amigdalanın nasıl yanıt verdiğini görmek için ayrıntılı MR taraması yaptılar.
Bipolar Bozuklukta Sol Taraf Daha Az Aktif
Fonksiyonel manyetik rezonans görüntülemesi sırasında korku, üzüntü, mutluluk ve nötr duygular sergileyen yüzlerin supraliminal ve subliminal işlenmesi 73 katılımcı (yaş ve cinsiyet, depresif atak sayısı ve şiddeti uyumlu 23 BP hastası ve 25 MDB hastası ile yaş ve cinsiyete uyumlu 25 sağlıklı kontrol) tarafından tamamlandı. Araştırmacılar amigdaladaki aktivasyon ve bağlantı açısından grupları karşılaştırdılar. BB hastaları, supraliminal ve subliminal korku, üzüntü ve nötr duygu işleme sırasında ve subliminal mutlu yüzler için MDB hastalarından daha düşük sol amigdala aktivasyonuna sahipti. BP hastaları ayrıca, korku için insula ve hipokampüse ve mutlu supraliminal ve subliminal işleme için medial orbitofrontal kortekste daha düşük amigdala bağlantısı sergilediler. Bunun yanında BP hastaları, üzgün supraliminal ve subliminal yüz işleme için daha büyük amigdala-insula bağlantısı gösterdiler. Her iki hasta grubu da aktivasyon ve bağlantı açısından çeşitli ölçümlerde kontrol deneklerinden farklıydı.
Araştırmacılar, bipolar bozukluğu olan kişilerde, amigdalanın sol tarafının daha az aktif olduğunu ve beynin diğer bölümleri ile daha az bağlantılı olduğunu belirttiler. Bu bulguların, bu iki hastalık türü arasında ayrımın yapılmasında % 80 doğruluk sağladığını belirttiler. Böylesi bir belirtecin, bu bozuklukları daha iyi anlamamıza, bu bozuklukları geliştirmek için risk faktörlerini belirlememize ve potansiyel olarak erken başlangıçta kesin tanı sağlamamıza yardımcı olabileceğine dikkat çektiler.
Mayuresh S. Korgaonkar, May Erlinger, Isabella A. Breukelaar, Philip Boyce, Philip Hazell, Cassandra Antees, Sheryl Foster, Stuart M. Grieve, Lavier Gomes, Leanne M. Williams, Anthony W.F. Harris, Gin S. Malhi. Amygdala activation and connectivity to emotional processing distinguishes asymptomatic patients with bipolar disorders and unipolar depression. Biological Psychiatry: Cognitive Neuroscience and Neuroimaging, 2018.
+ Tüm Referansları Göster