
Dünya genelinde COVID-19 pandemisi yayılmaya devam etmektedir. 16 Haziran 2021 verilerine göre 176 milyon vaka sayısına ve 3,8 milyon ölüme ulaşılmıştır. Hastalık Kontrol ve Önleme Merkezleri (CDC) enfeksiyonun çoklu organ sistemlerini etkilediğini açıklamıştır. Günümüze kadar yayınlanmış çalışmalar COVID-19 mortalitesinin yaşlı kişilerde daha yüksek olduğuna odaklanmış ve tüm yaş gruplarında kalıcı veya uzun dönem morbiditesi ile ilgili hastalık yükünü göz ardı etmiştir. Fakat morbidite ile ilgili tahminler kişilerin bakımı, prognoz ve halk sağlığı politikalarının geliştirilmesinde önemli rol oynamaktadır.
Yapılan bu sistematik literatür derlemesinde kalıcı COVID-19 belirtilerinin sıklığı ve farklılığı araştırılmıştır. Bu amaçla literatür taramasında tespit edilen 1974 yayından 45 tanesi (9781 katılımcı ve 84 bulgu) çalışma ve hasta özellikleri, çalışmaya dahil etme kriterleri, takip uzunluğu ve sonlanım ölçütleri Ulusal Sağlık Enstitüsünün Gözlemsel ve Kohort Çalışmaları için Kalite Değerlendirme Aracına (National Institute of Health Quality Assessment Tool for Observational and Cohort Studies) göre uygun bulunmuştur.
Kalıcı belirtiler; tanıdan veya belirti başlangıcından veya hastaneye yatıştan sonra en az 60 gün sonra devam eden veya akut hastalığın iyileşmesinden veya taburcu olduktan 30 gün sonra devam eden belirtiler olarak tanımlanmıştır.
Olgu bildirimleri ve serilerinin alınmadığı bu sistematik değerlendirmede çarpıcı bulgu çalışma tasarımlarının standart olmadığıdır. Buna rağmen yapılan incelemelerde COVID-19 hastalarında en az 1 belirtinin takip dönemi boyunca kalıcı olduğu sonucuna ulaşılmıştır. Nefes darlığı 26 çalışmada bildirilmiş ve objektif ve valide araçlarla doğrulanmıştır. Yorgunluk veya bitkinlik 25 çalışmada kalıcı belirti olarak ilk planda yer almıştır. Azalan sıklık sırasına göre diğer kalıcı belirtiler 19 çalışmada öksürük, atipik göğüs ağrısı ve ateş; 19 çalışmada anosmi (koku alamama), 13 çalışmada ageuzi (tat alamama) veya disgeuzi (tat duyusunun bozulması); 13 çalışmada kognitif fonksiyonlarda bozulma; 10 çalışmada depresyon ve/veya anksiyete ve 4 çalışmada birleşik yaşam kalitesi skorlarında (fizik ve mental sağlık skorları) düşüştür.
İncelenen çalışmaların üçte ikisinde (30 çalışma) ortalama veya medyan yaş 60 yıldan küçük iken 14 çalışmada 50 yaştan daha küçüktür. Bulgular çoğunlukla 50 yaşından genç hastaların hastaneye yatış ihtiyacı duyduğunu ve kalıcı belirti geliştirdiğini göstermiştir.
Değerlendirmeye alınan çalışmalardaki tasarım farklılıklarına rağmen bu sistematik literatür derlemesi COVID-19 akut enfeksiyonu sonrası kalıcı bulguların hastalar, aileleri, poliklinik hizmetleri halk sağlığı ve ekonomik açılardan sorun oluşturduğuna işaret etmektedir. Gelecekte yapılacak standardize ve iyi tasarlanmış klinik çalışmalar COVID-19 akut enfeksiyonu sonrası kalıcı belirtilerin yükü ile ilgili daha kesin bilgiler verebilecektir.
Nasserie T, et al. Assessment of the Frequency and Variety of Persistent Symptoms Among Patients With COVID-19: A Systematic Review, JAMA Netw Open. 2021. PMID: 34037731
+ Tüm Referansları Göster