Medikaynak Search
Üye Ol Üye Giriş
Medikaynak Menü

Onbinlerce yıl önce ölen insanlarda verem kanıtlarının bulunması insanlığı sarsan bu en ölümcül infeksiyöz hastalığın kökenleri hakkında uzun süreli görüşe karşı çıkmaktadır. Veremin insanları nerede ve ne şekilde hasta etmeye başladığı ve dünyaya nasıl yayıldığını ortaya koymak bulmacanın en önemli parçasıdır. Her yıl yaklaşık 1.7 milyon kişiyi öldüren verem ile savaşmak amacıyla yeni yollar bulmak için bu bilgi gereklidir. HIV ve sıtmanın tümünden fazla öldürmektedir. İnsanlığa yönelik riski göz ardı edilemez. Verem, genellikle solunum sistemini etkileyen ve hava damlacıkları vasıtasıyla kişiden kişiye yayılan Mycobacterium tuberculosis bakterisi nedeniyle oluşmaktadır.

BCG verem aşısı yüzyıl önce keşfedilmiştir ve yaygın kullanılmaktadır. Hastalık ikinci dünya savaşından beri antibiyotikler ve diğer ilaçlarla tedavi edilmektedir. Fakat BCG dünyanın büyük kısmında etkisizdir ve ilaç direnci yaygındır. Sonuç olarak, verem şu anda dünya nüfusunun yaklaşık dörtte birini özellikle alt-Sahara Afrika, Güney-Doğu Asya ve Doğu Avrupa'da yaşayan insanları enfekte etmektedir. 10 enfeksiyondan sadece 1 tanesi hastalıkla sonuçlanmıştır, fakat bakteriyi taşıyan insan sayısı göz önüne alındığında, bu dünya sağlığında önemli bir etki anlamına gelmektedir.

Biyologlar uzun süredir veremin nereden geldiğini bildiklerini düşünüyordu. İnsan patojeni porsuktan foka dek birçok hayvanı hasta eden bir bakteri ailesi grubudur. Bunlardan biri olan Mycobacterium bovis çoğunlukla sığırlarda bulunmakta, insanları da etkileyebilmektedir. Dolayısıyla, veremin yaklaşık 10,000 yıl önce tarım toplumuna geçen atalarımızın evcilleştirdiği sığırlardan insanlara bulaştığı düşünülüyordu. Antik insandan elde edilen kanıtlar bu görüşü kanıtlar görünüyordu. Avrupa'da bilinen en eski verem vakaları yaklaşık 7000 önceye uzanmaktadır. Antik Mısır'da, 6500 yıl önceye uzanmaktadır. Çin'de, iskelet kalıntıları veremin yaklaşık 6000 yıl önce mevcut olduğunu göstermektedir. Antik iskeletler ve fosillerde verem teşhisi spinal deformasyon, eklem katılığı ve kafatası içinde aşınma gibi fiziksel anormalliklerin belirlenmesine dayanmaktadır. Kappelman ve ekibi Türkiye'de Kocabaş'ta yaklaşık 500.000 yıl önceye uzanan H. Erectus kafatasının üzerinde bu bulgulardan sonuncusunu bulduklarını iddia etmektedir.

Bununla birlikte, antik hastalık çalışması bu tür kanıtlara dayanmak zorunda değildir. Son yıllarda, genetik ortalama palaeopatologları ilerlemeler sayesinde patojenlerin evrimini yeniden oluşturmak için antik ve modern DNA kullanabilir. Kappelman'ın izini sürdüğü bazı genetik kanıtlar mevcut olabilir. 2002'de, Paris'te Pasteur Enstitüsü'ndeki Roland Brosch önderliğindeki bir çalışmaya göre M. Bovis ile kıyaslandığında M. Tuberculosis kökeni daha eskilere uzanmaktadır, yani sığırlar evcilleştirilmeden çok daha önce insanda gelişmiştir. 2005'te aynı ekip insan patojeninin 3 milyon yaşında olduğu sonucuna ulaşan bir başka araştırma yayınlamıştır. Hayvanları evcilleştirmeden çok daha önce insanlarda veremin ortaya çıkma ihtimaline yönelik tüm kanıtlar birlikte ele alındığında, araştırmacılar fosillerde daha fazla kanıt bulmak için heveslenmiştir.

İskeletsel ve genetik kanıtların kombinasyonu ikna edicidir. Ayrıntılar konusunda bazı tartışmalar olmakla birlikte, araştırmacılar artık veremi sığırlardan kapmadığımız konusunda neredeyse hemfikir. Hastalık atalarımızı hayal ettiğimizden çok daha önce etkilemeye başlamıştır. Fosil kayıtlarında bu belirginlikte görmememizin bir nedeni, insan kalıntılarının az olmasıdır. Ayrıca yakın döneme dek, araştırmacılar prehistorik kalıntılarda verem göstergeleri bulma şansını büyük ölçüde abartmış durumdadır. Klinik çalışmalara göre, pulmoner veremli tedavi edilmemiş hastaların sadece yüzde 5 kadarında ilişkili iskelet hasarı mevcuttur, yani kanıt olmaması, mevcut olmadığına dair kanıt olarak algılanmıştır. Ancak artık veremin ilk olarak Afrika’da H. Erectus'a yerleştiği ve Homo Sapiens türüyle birlikte evrimleşerek tüm dünyaya yayıldığını düşünüyoruz.

İnsanlık tarım toplumuna geçtiğinde mikrop yükselişe geçmiştir, ama bunun nedeni çiftlik hayvanlarından bulaşma değil, tarım sayesinde insan popülasyonlarının boyutu ve yoğunluğundaki artıştır. Bu evrimsel tarih veremi bu tür bir ölümcül patojen haline dönüştürmüştür. Bakteri insanla birlikte evrilerek, nesiller boyunca farklı ortamlardaki konak popülasyonlara uyum sağlamıştır. Bu nedenle BCG aşısı bazı yerlerde pek etkili değildir. Bununla birlikte, genetik analiz bu mutasyonların bulaşıcılık üzerindeki etkisi ve farklı suşların infektesine dair yaklaşımlar, verem ile daha iyi mücadele etmemiz için önemli bir bilgiler sunmaktadır. Genetik kanıta dair anlayışımız DSÖ 2035 hedefleri ile yeni bir aşı gelişiminde önemli bir rol oynayacaktır.

Medikaynak Referanslar

Batley, R. (2021) The surprising, ancient origins of TB, humanity's most deadly disease, New Scientist. Available at: https://www.newscientist.com/article/mg25033401-000-the-surprising-ancient-origins-of-tb-humanitys-most-deadly-disease/ (Accessed: 16 July 2021).

+ Tüm Referansları Göster
  1. Benzer İçerikler