
Kronik lenfositik lösemi (KLL) ileri yaşta en sık rastlanan lösemilerden biridir. Hastalık olgun B lenfositlerin periferik kan, kemik iliği ve lenfatik organlarda birikimi ile karakterizedir. Lösemik hücreler hem spontan hem de anti-lösemik ilaçlar ile indüklenen apoptozise karşı dirençlidir. Bu durum artmış anti-apoptotik gen benzeri BCL2 ya da MCL1 ile azalmış proapoptotik proteinler ile ilişkilidir. Bu anormallikler gen mutasyonları ve post-transkripsiyonel bozuklukların neden olduğu uygunsuz gen ekspresyonları ya da mezenkimal stromal hücreler, hemşire hücreler (NLC), T-lenfositler ve diğerlerinin birleşik mikroçevresel prosurvival sinyalizasyonunun sonucu olarak ortaya çıkıyor olabilir.
Mikro RNA’lar (miRNA) posttranskripsiyonel düzeyde gen ekspresyonunu düzenlerler ve tüm biyolojik süreçlerde anahtar rol oynarlar. miRNA’lar onkogenezis ve tümör süpresyonunu düzenleyerek onkogenezise katkıda bulunurlar. Ayrıca miRNA ekspresyon paterninin elçi RNA (mRNA) ekspresyonu ile kıyasla kanser hücrelerini daha iyi tanımladığını kanıtlanmıştır. Bu yüzden mRNA’nın muhtemel olarak tanısal, prognostik ve prediktif bir etken kullanılması mümkün olabilir.
Kanserde miRNA ekspresyonu bozulmuştur. Vücut sıvılarında miRNA düzeylerinin ölçülmesi genellikle tümör hücrelerinin ekspresyonlarını yansıtmaktadır. Lösemide bununla birlikte lösemik ve non-lösemik hücrelerin her ikisi de periferik kanda dolaşan miRNA ekspresyon profilini oluşturmaktadır. Hücre dışı miRNA havuzuna olan bu katkı, proliferasyon ve sağ kalımı artıran belli mikro çevresel sinyallere neden olabilmektedir.
Polonya’dan bir grup araştırmacı KLL hastalarında T hücre ve B hücre gelişiminin spesifik evreleri ile en çok ilişkili dolaşan miRNA’ların ekspresyonunu değerlendirmeyi amaçlayan bir çalışma yaptılar. Araştırmacılar çalışma sonuçlarının hastaların klinik ve biyokimyasal özellikleri ile olduğu kadar sitogenetik ve moleküler prognostik etkenlerle de ilişkili olduğunu belirttiler.
Araştırmacılar 22 KLL hastasının periferik kan serumlarında B ve T lenfositlerin aktivasyonu ve farklılaşması ile ilişkili 84 miRNA’nın ekspresyonu için analizde T-PCR’yi kullandılar. Sonuçları en önemli prognostik faktörlere göre analiz ettiler. Sağlıklı gönüllüler ile karşılaştırıldığında KLL hastalarında test edilen miRNA’ların genel ekspresyonunun daha düşük olduğunu buldular. Sadece miR-34a-5p, miR31-5p, miR- 155-5p, miR-150-5p, miR-15a-3p ve miR-29a-3p daha yüksek düzeyde eksprese ediliyordu. KLL hastalarında gözlemlenen ekspresyon bozuklukları B ve T lenfositlerin her ikisinin farklılaşması ve aktivasyonu ile ilişkili miRNA’ları içermekteydi. Tüm fonksiyonel miRNA grupları için en önemli ayırt edici faktörler trizomi 12, CD38 ekspresyonu, B2M düzeyi, WBC ve NOTCH1 gen mutasyonuydu. T lenfositlerle ilişkili miRNA’ların ekspresyonu ile prognostik faktörler arasındaki korelasyon onların lösemik mikro çevredeki destekleyici fonksiyonunu gösteriyordu.
Çalışmada konu ile ilgili daha büyük bir hasta grubu ile yapılacak bir çalışmanın dolaşımdaki miRNA’ların hücre içi etkileşimlerdeki kilit rolünün tanımlanması için önemli olduğunu belirtildi. Bu tür bir çalışmanın mikro çevre hedefli tedavilerin tasarlanması için çok önemli olduğunun altı çizildi.
Agata A. Filip et al. Expression of circulating miRNAs associated with lymphocyte differentiation and activation in CLL—another piece in the puzzle, Ann Hematol DOI 10.1007/s00277-016-2840-6
+ Tüm Referansları Göster