
Kronik lenfositik lösemi (KLL) tanısı almış vakaların %80’inden fazlasında FISH (Fluorescence İn Situ Hybridization) ile tespit edilebilen bazı kromozamal anomaliler gözlenmektedir. Bunlardan en sık rastlanılanları sırasıyla 13q delesyonu (13q-), 11q delesyonu (11q-), trizomi 12 (+12) ve 17p delesyonudur (17p-). Bu değişiklikler hastaları hiyerarşik bir risk modeline göre sınıflandırmada ve tedaviye karar verilmesinde kullanılabildiğinden beri KLL’de en önemli prognostik belirteçler haline gelmiştir. Bu yüzden 17p delesyonu daha kötü prognoza sahip hasta grubunda daha çok görülmektedir. KLL hastalarında tanı sırasında hastaların yaklaşık %10’unda TP53 mutasyonu (17p13’te bulunan) tespit edilmektedir ve buna diğer alellerde delesyonlar da eşlik etmekte ya da etmemektedir. Şu anda TP53 anormalliklerinin varlığı tedavi stratejisini değiştirmekte kullanılan tek biyolojik belirteçtir ve bu vakalar genellikle konvansiyonel tedaviye dirençlidir. Trizomi 12, ılımlı prognoza sahip heterojen bir grubu tanımlamaktadır. Bu vakaların sonuçlarını iyileştirmek amacıyla trizomi yüzdesi ya da ek genetik anomalilerin varlığı gibi çeşitli faktörler tanımlanmıştır. KLL’de daha önce genellikle kromozom 19 ve 18 ile ilgili, spesifik klinik ve biyolojik profillerle birlikte trizomi 12 için ek trizomiler tanımlanmıştır.
KLL çoğu vakada görece daha az genomik anomalilerle genetik olarak stabil bir hastalık olsa da, hastaların %10-20’sinda çoğu çalışmada 3 ya da daha fazla anomali olarak nitelendirilen genomik kompleksite bulunmaktadır. KLL’de kompleks karyotipler istikrarlı bir şekilde kötü prognoz ile ilişkilidir. Hiperdiploidi, B hücreli akut lenfoblastik lösemi (B-ALL) gibi bazı hematolojik malignitelerde yaygın bir sitogenetik anomalidir. Bu fenomen multiple miyelom ve B–ALL’de genellikle ılımlı klinik sonuçlarla ilişkilidir. Bununla beraber KLL’de hiperdiploidi sıklığı ve prognostik etkileri ile ilgili çok az şey bilinmektedir.
İspanya’dan bir grup bilim insanı KLL hastalarında hiperdiploidi varlığının çok nadir olduğunu gözlemlediler ve bunun kötü prognoz ile ilişkili olabileceğini düşündüler ve bir çalışma dizayn ettiler. KLL’de hiperdiploidi sıklığını ve prognostik etkilerini FISH’i kullanarak analiz ettiler. 2004-2012 yılları arasında Salamanca Üniversite Hastanesi’ne FISH analizi için yönlendirilen KLL tanılı 1,359 ardışık olguyu geriye dönük incelediler. Tüm kohorttaki hem hiperdiploidili KLL grubundan hem de kromozomal değişikliği olmayan 633 KLL kontrol grubundan klinik veriler toplandı. Hastalarda kullanılan her 5 FISH testinin 3’ünde değişiklik olduğunda hastalarda hiperdiploidi olduğu kabul edildi.
Çalışmada 1,359 KLL hastasından 7’sinde hiperdiploidi tanımlandı. Bu sonuç ile KLL’de hiperdiploidinin nadir görüldüğünü doğrulamış oldular. Tanı sırasında hastaların çoğunun erken Binet evresinde olmasına rağmen 7 vakadan 6’sında (%86) kısa sürede ilerleme olduğunu gözlemlediler. Hiperdiploidili hastalarda ilk tedavi için ortalama süre (TTFT) 1,4 ay ve genel sağ kalım (OS) 20 aydı. Kontrol grubu ile karşılaştırdıklarında ise hiperdiploidili hastaların TTFT ve OS’lerinin dikkat çekici şekilde daha kısa olduğunu gördüler.
Isabel González-Gascón y Marín et al. Hyperdiploidy as a rare event that accompanies poor prognosis markers in CLL, Eur J Haematol 2016 Sep 26. Epub 2016 Dec 26
+ Tüm Referansları Göster