
Yapılan çalışmalar kanserli hastaların %40 kadarının kansere bağlı sıkıntı veya psikolojik morbidite yaşadığını göstermiştir. Kansere bağlı sıkıntı, savunmasızlık, endişe, üzüntü, gelecekten korkma, hastalık endişesi, depresyon, kaygı, öfke ve düşmanlık gibi çeşitli olumsuz duygular ve psikolojik belirtiler içerir ve bunlara zayıf uyku, iştah azalması, konsantre olma zorluğu hastalık ve ölüm düşünceleri eşlik edebilir. Kanserli hastalarda psikolojik sıkıntı değerlendirmesi, genellikle olumsuz etkiye (NA) odaklanan ve depresyon, anksiyete ve düşmanlık belirtilerinin yanı sıra diğer olumsuzluk belirtilerini de içeren kendi raporlarına dayanmaktadır. Araştırmacılar NA'nın, bir tümör kurulduktan sonra kanser ilerlemesini destekleyebilecek stres ve biyolojik değişiklikler ile ilişkili olduğuna dair önemli kanıtların mevcut olduğunu belirtmişlerdir. Stres cevabında, beyin-vücut yolu, NA'yı genel olarak fiziksel sağlık ve özellikle kanser ilerlemesi ile ilişkilendiren sempatik-adrenal-medüller (SAM) ekseni ve hipotalamik-hipofiz-adrenal (HPA) ekseni olarak önemli iki role sahiptir.
SAM ve HPA eksenleri, tümör ve bağışıklık hücrelerine bağlanan, tümör mikroçevresi içindeki işlevlerini ve etkileşimlerini modüle eden, anjiyogenezi uyaran ve tümör hücresi büyümesini, göçünü ve kanser hücrelerinin invaziv kapasitesini teşvik eden sırasıyla katekolaminler ve glukokortikoidleri salgılar. Ayrıca, biyo-davranışsal faktörler üzerindeki etkileri sayesinde, NA ve stresle ilgili bu süreçler, kardiyovasküler hastalık için risk faktörleri olan nöroendokrin-immün mekanizmalarla ilişkili komorbiditeleri olumsuz etkileyebilir. Bu nedenle araştırmacılar, kanser hastalarında NA'nın azaltılmasının hem zihinsel hem de fiziksel sağlık sonuçları üzerinde olumlu etkileri olabileceğini, bununla birlikte, merkezi sinir sistemi (CNS) olan NA kovarilerinin kanser olan hastalarda bu nöroimmün süreçleri yönetmek için nasıl değiştiği konusunda çok sınırlı bir anlayışa sahip olduklarını belirtmişlerdir.
Kanserin Kişisel Zorluklarına ve Tedaviye Başarılı Bir Şekilde Uyum Sağlayabilen Beyin Bölgelerinin Belirlenmesinde İlk Adım
Araştırmanın örneklemini Portekiz'in Lizbon şehrindeki Champalimaud Klinik Merkezinin Göğüs Ünitesinde tedavi gören 61 metastatik meme kanseri (mBCa) hastasından oluşturulmuş olup, hastaların takibi Haziran 2017 ve Mayıs 2019 arasında gerçekleştirilmiştir. Yapılan çalışmada NA, metastatik meme kanseri olan 61 kadında 18 F -florodeoksiglukoz pozitron emisyon tomografisi ile bilgisayarlı tomografi (18 F -FDG PET / BT) kullanılarak beyin metabolik aktivitesi ile korele edildiği bildirilmiştir. Ayrıca hastalara 18 F -FDG PET / BT yapılmış olup Kısa Belirti Envanteri kullanılarak NA'nın bir değerlendirmesi tamamlanmıştır. Regresyon analizleri, NA'nın insula, talamus, hipotalamus, ventromedial prefrontal korteks ve lateral prefrontal korteksin standart alım değeri ile anlamlı derecede negatif korelasyon gösterdi. İlgilenilen bu 5 bölge içindeki voksel-korelasyon analizleri, yüksek sol-sağ simetrisi ve ön insula, talamus, lateral prefrontal korteks ve ventromedial prefrontal korteks ile en yüksek NA korelasyonlarını göstermiştir. Araştırmacılar yapılan bu çalışmanın, kanserin kişisel zorluklarına ve tedavisine başarılı bir şekilde uyum sağlayabilen beyin bölgelerinin belirlenmesinde ilk adım olduğunu belirtmişlerdir. CNS aracılı adaptasyon süreçlerinin hem NA hem de nöroimmün regülasyon ile nasıl ilişkili olduğunu anlamak, kanser hastalarında stres ve stres yönetimi müdahalelerinin sağlık sonuçları üzerindeki belgelenmiş etkilerini açıklayan mekanizmaları aydınlatabilir.
Gelecekteki çalışmalar, bu beyin bölgelerindeki aktiviteyi nöroimmün regülasyon belirteçleri ve sonuç olarak, BCa'lı hastalarda ve diğer kanser türlerine sahip hastalarda, seyri NA ve diğer psikolojik faktörlerle ilişkili olduğu bilinen hastalarda uzun süreli yaşam kalitesi ve hayatta kalma gibi daha uzun vadeli sağlık sonuçları ile ilişkilendirmelidir. Araştırmacılar NA ile en güçlü negatif ilişkili bölgelerin, stres faktörlerine başarılı bir şekilde adaptasyon için kilit alanları temsil ettiğini ve özellikle kanser ve tedavisi ile ilgili birçok zorluk ile uğraşan metastatik meme kanseri olan hastalarda önemli olabileceğini belirtmişlerdir.
Reis JC, Travado L, Antoni MH, et al. Negative affect and stress-related brain metabolism in patients with metastatic breast cancer. Cancer. 2020;126(13):3122‐3131. doi:10.1002/cncr.32902
+ Tüm Referansları Göster