
Nature Genetics'te yayınlanan bir makalede, araştırmacılar, tedavi edilemeyen sakatlayıcı bir beyin hastalığı olan serebral palsinin tüm vakalarının yaklaşık %14'ünün hastanın genlerine bağlı olabileceğini doğrulamakla birlikte bu genlerin birçoğunun, beyin devrelerinin erken gelişim sırasında nasıl bağlanacağını kontrol ettiğini öne sürmüşlerdir. Çalışmanın bu sonuçları, şimdiye kadar yapılmış en büyük serebral palsi çalışmasına dayanmakta olup sonuçlar, en az üç hastanın tedavisinde önerilen değişikliklere yol açarak, hastalıkta genlerin oynadığı rolü anlamanın önemini vurgulamıştır. Çalışma büyük ölçüde Ulusal Sağlık Enstitülerinin bir parçası olan Ulusal Nörolojik Bozukluklar ve İnme Enstitüsü (NINDS) tarafından finanse edilmiştir. Phoenix Çocuk Hastanesi ve Arizona Üniversitesi Tıp Fakültesinde nörojenetikçi ve makalenin kıdemli yazarı olan Michael Kruer sonuçlarının, serebral palsi vakalarının önemli bir kısmının nadir görülen genetik mutasyonlarla bağlantılı olabileceğine ve bu şekilde tanımlanmış çeşitli genetik yollara ilişkin bugüne kadarki en güçlü kanıtı sağladığını belirtmiştir. Kruer, bunun, serebral palsi ile yaşayan hastalara ve sevdiklerine bozukluğu daha iyi anlamalarını ve doktorlara onları teşhis ve tedavi etmek için daha net bir yol haritası vereceğini umduklarını sözlerine eklemiştir.
Yapılan çalışmalar serebral palsinin, Amerika Birleşik Devletleri'nde yaklaşık 323 çocuktan birini etkilediğini göstermiştir. Bozukluğun belirtileri erken çocukluk döneminde ortaya çıkmakla birlikte spastisite, kas güçsüzlüğü ve anormal yürüyüş dahil olmak üzere hareket ve duruşla ilgili çok çeşitli kalıcı engelleyici problemlere yol açmaktadır. Hastaların yaklaşık %40'ı yürüme konusunda biraz yardıma ihtiyaç duymaktadır. Araştırmacılar, birçok hastanın epileptik nöbetler, körlük, işitme ve konuşma sorunları, skolyoz ve zihinsel engelli olabileceğini belirtmişlerdir. 1862'deki ilk resmi tanımından bu yana, bilim insanları serebral palsinin doğumdaki sorunlardan kaynaklanıp kaynaklanmadığını ateşli bir şekilde tartışmışlardır. Örneğin, erken doğan veya doğum sırasında kan akışı veya oksijen eksikliği yaşayan bebeklerin hastalıktan daha fazla muzdarip olduğu bilinmekte olup daha sonra, araştırmacılar tüm vakaların çoğunluğunun doğuştan olduğu veya hastalıkla doğduğu sonucuna varmıştır.
Beyin felcine neden olduğu bilinen ilk genetik mutasyon
Yapılan bazı araştırmalar serebral palsinin kalıtsal olabileceğini de öne sürmüştür. Araştırmacılar buna rağmen, birçok çocuk vakası nedenlerinin belirsizliğini koruduğunu ifade etmişlerdir. 2004 yılında bilim insanları, beyin felcine neden olduğu bilinen ilk genetik mutasyonu keşfettiklerini bildirmişlerdir. O zamandan beri, birkaç mutasyon daha tanımlanmış olup bir deneyin nasıl yapıldığına bağlı olarak, bilim insanları, tüm olayların %2 ila 30'unun bir hastanın DNA'sındaki bir yanlış yazımla bağlantılı olabileceğini tahmin ettiklerini belirtmişlerdir. Yapılan bu çalışmada, araştırmacılar önceki bir tahmin için destek sağlamakla birlikte hangi genlerin hastalıkta kritik bir rol oynayabileceğini vurgulamışlardır. Sonuçların daha ileri analizi, bu çalışmada buldukları genlerin çoğunun, iki veya daha fazla de novo mutasyona sahip sekiz genden altısının da dahil olmak üzere, erken gelişim sırasında sinir devrelerinin bağlantılarını kontrol ettiğini göstermiştir.
Spesifik olarak, bu genlerin, nöral devrelerin çevresini çevreleyen protein iskeletlerinin yapımında veya nöronların bağlanırken büyümesinde ve genişlemesinde rol oynadığı bilinmekle birlikte resmi olarak Drosophila melanogaster olarak bilinen meyve sinekleri üzerinde yapılan deneyler bu fikri desteklemiştir. Bunu yapmak için araştırmacılar, serebral palsi hastalarında tanımladıkları nöritogenez genlerinin sinek versiyonlarını mutasyona uğratmış ve bu genlerin %71'indeki mutasyonların, sineklerin yürüme, dönme ve dengeleme gibi hareket sorunları yaşamasına neden olduğunu bulduklarını bildirmişlerdir. Çalışmanın sonuçları, bu genlerin harekette kritik bir rol oynadığını öne sürmüştür. Araştırmacılar sinek genomundaki herhangi bir geni kör bir şekilde mutasyona uğratmış olsalardı, bu sorunların meydana gelme olasılığının yalnızca %3 olacağını tahmin ettiklerini belirtmişlerdir.
Jin, S.C., Lewis, S.A.; et al., Mutations disrupting neuritogenesis genes confer risk forcerebral palsy. Nature Genetics, September 29, 2020 DOI: 10.1038/s41588-020-0695-1
+ Tüm Referansları Göster