
Kan dokularının yeni nesil sekanslama (NGS) ve kan örneklerinin hücresiz DNA (cfDNA) analizi, primer (CUP) bilinmeyen kanserli hastalarda potansiyel olarak etkili hedefleri tanımlamaktadır ancak uzmanlar bunlardan yararlanmak için ilaç kullanımının sonuçları iyileştirip iyileştirmeyeceğinin henüz belli olmağı konusunda uyarmaktadır. Amerikan Klinik Onkoloji Derneği (ASCO) 2020 yıllık toplantısında yapılan özel bir oturumda, F. Anthony Greco, MD, Tennessee Oncology, Nashville ve Karim Fizazi, MD, PhD, Institut Gustave Roussy, Villejuif, Fransa CUP'ta genomik için son teknoloji sunumlar serisi yapmışlardır. Araştırmacılar yaptıkları bu sunumda Amerika Birleşik Devletleri'nde yılda 50.000 ila 60.000 hastayı etkileyen nispeten nadir bir hastalık olan CUP'ta yıllarca süren iyileştirmelerin moleküler ve genetik profillemeye başladığını göstermişlerdir. Sunumlara dahil edilen çalışmalar arasında nadir kanserli 120'den fazla hastada NGS'nin fizibilitesini araştıran NOMINATOR bulunmakla birlikte yapılan bu çalışmada, hastaların %56'sında hedefe yönelik tedaviye tabi tutulabilecek en az bir uygulanabilir bulgusu olduğu belirtilmiştir.
Araştırmacılar yapılan bir başka çalışmada cfDNA incelendiğini belirtmişlerdir. San Diego, Kaliforniya Üniversitesi Moores Kanser Merkezi klinik profesörü yardımcısı Shumei Kato tarafından yönetilen bu çalışmada, yaklaşık 2000 CUP hastasının %46'sının tedaviye yanıt veya direnç ile ilişkili genomik değişikliklere sahip olduğunun bulunduğu bildirilmiştir. Araştırmacılar bu hastaların, NGS için doku eksikliği nedeniyle cfDNA uygulanan, zayıf diferansiye CUP'u olan 62 yaşındaki bir hastayı içerdiğini belirtmişlerdir. Bu durum, araştırmacıların sırasıyla trametinib ve olaparib ile hedefledikleri KRAS ve ARID1A gen değişikliklerini ortaya çıkarmıştır. Kato, 16 haftalık tedaviden sonra tümörün neredeyse bittiğini ve hastanın bugüne kadar iyi gittiğini ifade etmiştir.
CUP tek bir kanser tipi değildir
Sunumların ardından, ASCO 2020'deki canlı bir tartışmada, Greco, NGS ve cfDNA gibi moleküler testlerin, özellikle klasik immünohistokimyasal etiketlerin bulunmadığı hastalar için kliniğe çoktan girdiğini belirtmiştir. Fizazi, NGS verilerinin oldukça zorlayıcı olmasına rağmen, hastalara iyi davranıp davranmadıklarının hala net olmadığı ve yaklaşım sonuçlarının bireysel hasta bazında değil daha iyi hale getirdiğinden emin olmak için rastgele verilere ihtiyaçları olduğunu ifade etmiştir. Fizazi ayrıca, CUP'si olan bir sonraki hastası için muhtemelen NGS yapacağını çünkü CUP'lu bir hastanın doğal yönetiminde kullanamayacakları bir ilacın gerçekten kullanabilecekleri bir hedefi tanımlama potansiyeli olduğunu belirtmiştir. Yapılan oturum klinisyenler arasında büyük ilgi görmüştür. Iowa City'deki Iowa Üniversitesi Hastaneleri ve Klinikleri'nden Pashtoon Kasi, Twitter'da CUP'un açık algoritmanın bir parçası olarak zorunlu tümör tabanlı genetik testlere sahip olması gerektiğini açıklamıştır. Kasi ayrıca hedefli tedavilerin ve immünoterapi potansiyelinin menşe dokusuna odaklanmanın önemli olduğunu vurguladığını da sözlerine eklemiştir. Seansı açan Greco, son 50 veya 60 yıl içinde yayınlanan 800'den fazla otopsi çalışmasında, CUP'ların %75'inin, genellikle bir santimetreden daha küçük çaplı küçük bir anatomik primere sahip olduğunun bulduğunu ve bu primerlerin 25'ten fazla yerde meydana geldiğini ve bağırsak yolu, akciğer, meme ve idrar yolu gibi çeşitli dokuları içerdiğini belirtmiştir. Araştırmacılar bu nedenle CUP'un tek bir kanser tipi olmadığının açık olduğunu ifade etmişlerdir. Fizazi, Kee ve Kato tarafından yürütülen çalışmalarında kullanılan NGS tekniklerinin ümit verici olduğunu, ancak şu anda kullanımlarını destekleyecek bir seviye 1 kanıt bulunmadığını belirtmişlerdir.
Liam Davenport, New Approaches Lessen Mystery of Cancer of Unknown Primary, Medscape, Jun 11, 2020.
+ Tüm Referansları Göster