Medikaynak Search
Üye Ol Üye Giriş
Medikaynak Menü

Akciğer kanseri önemli bir sağlık tehdididir. Uluslararası Kanser Araştırmaları Ajansı (IARC) akciğer kanserinin 2020 yılında dünya çapındaki toplam yeni kanser olgularının %11,4'ünü ve kansere bağlı toplam ölümlerin %18'ini oluşturduğunu tahmin etmektedir.

Kanser hastaları için erken tanı ve tedavi son derece önemlidir. Akciğer kanseri hastalarının çok azı erken evrede saptanabilmektedir. 5 yıllık kümülatif sağkalım oranı tüm akciğer kanseri türleri için %20 ve yaygın evre akciğer kanserinde yalnızca %5'tir. Bu durumda, akciğer kanseri hastaları ve özellikle akciğer kanseri hastalarının %80'inden fazlasını oluşturan, baskın bir histolojik tip olan küçük hücreli dışı akciğer kanseri (KHDAK) için potansiyel prognostik faktörlerin araştırılması zorunludur.

Serum biyolojik göstergeleri ve kanser sağkalımı arasındaki ilişki, kanser epidemiyolojisi alanında giderek önem kazanmaktadır. Serum kolinesteraz (ChE) bir alfa-glikoprotein olup primer işlevi asetilkolin ve diğer kolin esterlerini hidrolize etmektir. ChE genellikle karaciğerde sentezlenir ve hemen plazmaya salınır. En son araştırmalar solid tümörlerde serum ChE'nin prognostik değerini ortaya çıkarmıştır. Düşük ChE düzeyi mesane kanseri, pankreas kanseri, meme kanseri ve kolorektal kanserde karaciğer tutulumundan bağımsız olarak daha kötü prognozla ilişkilidir.

KHDAK hastalarında ChE düzeyinin potansiyel prognostik rolü

Bu çalışmada, büyük bir hasta örneklemi kullanılarak hastalık tanısı sırasında ölçülen serum ChE düzeyi ile KHDAK genel sağkalımı (OS) arasındaki ilişki araştırılmıştır. Çalışmanın primer amacı KHDAK hastalarında serum kolinesteraz düzeyinin potansiyel prognostik rolünü değerlendirmektir.

Güneybatı Çin'de bir kanser hastanesinde 2013 ve 2018 yılları arasında tanı konulmuş ve histolojik olarak doğrulanmış toplam 961 KHDAK hastasının verileri retrospektif olarak değerlendirilmiştir. Histolojik tip, klinik evre, kemoterapi, sigara içme durumu, vücut kitle indeksi (VKİ), önemli serum göstergeleri (albümin, nötrofil-lenfosit oranı, ChE), hastaların ölüm tarihi gibi ilgili bilgiler toplanmıştır. Tanı sırasında ölçülen bazal serum ChE ile KHDAK hastalarındaki OS arasındaki ilişkiyi belirlemek için tek değişkenli ve çok değişkenli Cox orantılı risk modelleri kullanılmıştır.

Başlangıç ​​ChE düzeyi medyan değeri (7700 ünite/litre) KHDAK hastalarının sınıflandırılması için kullanılmıştır. Olası karıştırıcı faktör kontrolünün ardından, tanı sırasındaki serum ChE düzeyi ile OS arasında ilişki saptanmıştır; daha yüksek ChE düzeyine sahip hastalarda prognozun daha iyi olduğu gözlenmiştir.

Hastaların birkaç önemli özelliğine dayanan; başlangıç serum nötrofil/lenfosit oranı, kemoterapi, klinik evre ve histolojik tip alt analizleri yapılmıştır. ChE ile OS arasında anlamlı ilişki; başlangıç serum nötrofil/lenfosit oranı düşük, adenokarsinom tanısı konmuş, ileri klinik evrede ve kemoterapi almış hastalarda saptanmıştır.

Sonuç olarak bu retrospektif çalışmada KHDAK hastalarında başlangıçta düşük ChE düzeyi daha kötü OS ile ilişkili bulunmuştur. Ayrıca sistemik inflamasyon düzeyi, histolojik tip, klinik evre ve kemoterapi bu ChE-OS ilişkisini etkileyebilmektedir. Sonuç olarak, bazal ChE düzeyi KHDAK hastaları için bağımsız prognostik değere sahip olabilir. Bu bulguyu doğrulamak için uzun vadeli çalışmalar yapılmalıdır.

Medikaynak Referanslar

Serum cholinesterase may independently predict prognosis in non-small-cell lung cancer, Ran et al. BMC Cancer (2022) 22:93

+ Tüm Referansları Göster
  1. Benzer İçerikler